26 Nisan 2023 Çarşamba
Cübbeli Ahmet Hoca’ya saldırı: Olayla ilgili ilk açıklama Cübbeli Ahmet Hoca’dan geldi
Camiye sığınan Ateist
Sen kendini ne zannediyorsun be adam!
İlme giden yol eğitim ve öğretimden geçer
CHP’de Ekrem İmamoğlu saf dışı mı edildi?
Yeni küresel düzen/genç nüfus
“Meydanların dili olsa” diye bir siyasi deyim vardır.
Bülent Ecevit’in 77’ de ki efsane Taksim Mitingi Cumhuriyet Halk Partisi’ne iktidar yolunu açmıştı.
Geçmişteki Demokrat Parti mitingleri de halkın teveccühü konusunda ipuçları vermişti.
Bu tür büyük siyasi akımlar daha ziyade toplumun sıkışık atmosferinde çıkış yolu olarak görüldü.
14 Mayıs seçimlerine bu açıdan bakıldığında pek çok benzerliklerle karşılaşılabilir.
21 yıllık AK Parti iktidarında yorgunluk, yıpranmışlık, heyecansızlık olmaması zaten düşünülemez.
Bu olumsuzlukların meydanlara yansımasıda haliyle kaçınılmaz olacaktır.
2015 ve 2018 Seçim meydanlarındaki AK Parti coşkusunu görmediğimiz aşikar.
AK Parti’nin “Büyük İstanbul Mitingini” yapıp yapmayacağıda henüz belli değil.
Oysa Millet İttifakı bütün kozlarını sahaya sürmüş durumda.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener ciddi kalabalıklar topluyor.
Bunların yanına iki Büyükşehir Belediye Başkanı da bağımsız liderler gibi aktif ve ciddi kalabalıklar toplayabiliyorlar.
Tabi ki; meydanların olmazsa olmazı “vaadler”.
İttifaklar; artık son döneme girerken geniş kitlelere verdikleri sözlerle oy toplamak arzusundalar.
Ancak seçim sonrası bu vaadlerin yerine getirilmesi halkın takibinde olacaktır.
Batı medyasının dahi dikkatlerinden kaçmayan bu sözler seçmen üzerinde şimdilik “pembe rüyalar” olarak nitelense de gerçekten uzak görülmekte.
Kısa vadede yeni şehirler ve istihdam, 20 bin dolarlık milli gelir, yüzde beşlik işsizlik oranı şimdilik hayeldan öte değil.
Rahmetli Demirel’in “Kim ne veriyorsa iki katını veriyorum” aşamasına neredeyse gelindi.
Ancak; sonuçta “evdeki hesabın çarşıya uymadığıda” oluyor.
Elbette ki soğan seçim kaybettirmez.
Ancak; yiğidin kuru soğana muhtaç olduğu da ortada.
Tabi ki soğan sembol.
Zaman zaman seçim meydanları bu tür metaları kullanır.
Gün olur “ekmek” yeri gelir “limon” nun başkarakter rolünde olduğunu hatırlarız.
Muhalefetin “limon” çıkışına iktidar “Togg” ile karşılık verdi.
“Limonu bırak Togg’a bak” sloganı seçmen açısından ne kadar getirisi olur tartışılır.
Ancak toplumda ciddi itibar gördüğü de bir gerçek.
Bir trilyon dolarlık katma değer üreten bir toplumu soğanla kıyaslamak ne kadar haksızlıksa bir milyonluk Togg ile açlık ve yoksulluğu örtmek aynı oranda görememezliktir.
Hayat pahalılığı kırsal ve şehir merkezlerini ayırt etmeksizin ülkenin birinci sorunu haline gelmiş durumda.
Muhalefetin soğan ve çeyrek altın karşılaştırılmasını bu açıdan bakıldığında haksız olmadıklarını da anlayabilmekteyiz.
İktidarın ilk yılındaki “çeyrek altın” fiyatının günümüz de bir kilo soğana denk gelmesi gayet doğaldır ki, konuşulur, tartışılır ve tenkit edilir.
Seçmen önceliği; büyük çıkarma gemilerinden ziyade “pazar filesi”, uzay ajansına nazaran “ucuz et” veya finans merkezlerinin ihtişamı “çocuğun okulu” nun her daim önünde olur.
Yüz milyona dayanan devasa bir yapı bu ülke.
İnsanına iş ve aş bulmak iddialı hükümetlerin işi olmalı.
Sadece vaatler ve sözler yeterli olmadığı gibi ivedilikle çözüm odaklı eylem planlarını uygulamaya sokulması artık kaçınılmazdır.
“Bıçak vatandaş açısından kemiğe dayanmıştır.”
Seksen yaşlarına dayanmış emekli yurttaşların ucuz et veya ekmek kuyruklarında ömürlerini tamamlandırtmak kimsenin hakkı olmamalıdır.
Partiler adaylarını belirledi.
Sevinen oldu.
Haliyle üzülenlerde olmuştur.
Sonuçta liderlerinin takdiri.
Partiler bazında incelediğimizde diğer seçimlere oranla siyaset sahnesinde yeni ve çok farklı isimleri göreceğiz.
Genç ve kadın kontenjanı iyi görünüyor.
AK Parti tam bir revizyon yaptı.
Parti’nin bütün ağır toplarını dinlendirecek gibi görünüyor.
Tabi, yeni hükümet içinde düşünülüyor da olabilir.
Mevcut bakanların listede olması haliyle akıllara “öncelik seçimi kazanma” stratejisi birinci plan olarak hedeflenmiştir.
Bütün seçimlerde görülen ve AK Parti’ yi taşıyan İstanbul adayları, ilk kez farklı ve dış destek eksenli bir listeyle boy göstermiş.
Farklı parti adaylarının da tercihi İstanbul olmuş.
AK Parti açısından gelenek haline gelen Doğu Karadeniz ağırlıklı listeyi bu kez görememekteyiz.
Bunun yerine her bölge ve demografik yapı dikkate alınmış.
Bununla beraber “yeni yüzyıl” açılımı ve vaatleri aynı heyecanı yarattığını söylemek pek mümkün değil.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP’nin bu çerçeve de bir adım önde olduğu söylenebilir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun emeklilerle “15 Bin lira” çıkışı toplumda ciddi karşılık bulmuş ve ses getirmiş havası mevcut.
CHP, çok partili demokrasi tarihinde ilk kez bu denli iktidara yaklaşmış ve örgütlerini buna inandırmış.
Ekrem İmamoğlu’nun seçim mitingleri çok başarılı bir organizasyon ile devam ederken bir belediye başkanının ciddi kalabalıklar topluyabilmesi ilk kez şahit olunan bir hadise.
İYİ Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) listelerini kıyasladığımızda her iki partinin ağırlıklı olarak kurmaylarına yer verdiğini ancak İYİ Parti’nın doğu kökenli ve seçilebilecek yerlerde aday belirlemesi dikkatlerden kaçmamaktadır.
Bu seçimlerin en belirgin ve sürpriz yapabilecek kuşkusuz partisi “Türkiye İşçi Partisi” TİP olabilir.
Yeni ismiyle “ Yeşil Sol Partisi” baraj sorunu yaşamadan mecliste ciddi sandalye sayısına ulaşacağı gibi; kanun ve anayasa değişikliklerinde kilit rol oynayacaktır.
Sonuç itibariyle; ülke yeni bir seçim atmosferinde…
Yeni veya mevcut hükümetle yoluna devam edecektir.
Bu havanın en kısa zamanda sonlandırılıp halkın gerçek gündemine dönülmesi öncelik olmalıdır.
Yaklaşan seçim heyecanı daha ziyade milletvekili listeleri üzerinden konuşulacak gibi.
Sanatçısından, sporcusuna, güzellik kraliçesinden belediye işçisine kadar her kesimi temsil eden bir yelpazenin oluşacağı adayları meydanlarda göreceğiz.
Öncelikli hesabın hangi bileşenlerin getirisini tartmak ve o yönde ittifakların hareket edeceği görüşü hakim.
Elbette siyasete gönül veren insanların öncelikli hedefi TBMM’ de görev almak ve ülkesine katkı sağlamak.
Bunun yanında zamanını, emeğini, parasını inandığı partiye harcayan ve bunun sonucunda en azından milletini temsil ederek mecliste olmak isteyen teşkilat mensuplarının öncelikli beklentileri dikkate alınacak kanaati var.
Ak Parti’’nin bu alandaki hassasiyeti bilinmekte.
Üç dönem kuralı bu açıdan daha da kıymetli görülebilir.
Cumhuriyet Halk Partisi’de teşkilat ağırlıklı listelerin son birkaç seçim daha fazla ön planda tuttuğunu görmekteyiz.
Ancak bu seçimlerin diğer seçimlerden farklı olarak çok ortaklı olması ve diğer partilerinde yüksek beklentileri; teşkilat ağırlıklı listelerin bu seçimde görmek zor olabilir.
En azından seçilebileçek yerlerde bu sıkıntı kendini hissettirecektir.
Vitrin adayların veya kamuoyunun yakından tanıdığı adaylar ile seçimlere gitmek elbette partilere artı katkı sağlayacaktır.
Ancak büyük fedakarlıklar da bulunan teşkilat mensuplarının ikinci plana itilmesi en azından parti içlerinde pek hoş karşılanmayabilir.
Genç ve donanımlı siyasetçilerin veya siyaset yapma arzusunda olanlarında kendilerine fırsat verilecek imkanların sunulma beklentileri olacak elbette.
Siyasetin ve milletvekilliğin meslek olarak anılması gençler açısından ayrıca handikap.
Büyükşehirlerde hemşeri ve STK temsilcilerin ciddi ağırlığı siyasette her daim etkisini gösterdiği gibi yeni başkanlık sistemindeki bir oyun kıymetini bu açıdan değerlendirmek gerekir.
Siyasi partilerin, farklı denklemleri de dikkate alarak yaşanabilecek yol kazalarının öngörülür hesabını da yapacaklardır.
Yaklaşan seçimler anket firmalarına olan güveni tekrar sorgulayacak gibi.
2015 Kasım seçimlerinden ağzı yanan firmalar artık daha “ince eleyip sık dokumaktalar”.
Ne olmuştu da güvenleri yerlere sürünmüştü sorusunun cevabı pek unutulacak gibi değildi.
En iyimser tahminle on puan yanılmayı başarabilmişlerdi.
Artık daha sistematik ve bilimsel çalışmalar yapıldığını görüyoruz.
Önemli ölçüde yatırım yapan bu firmalar sadece siyasi anketler değil pek çok kuruma danışmanlık hizmeti de vermekteler.
Ancak, daha ziyade siyasi saha çalışmalarında ses getirdiklerinden seçimler yaklaştıkça dikkate değer sonuçları da kamuoyu lle paylaşmak öncelik olmuştur.
Yapılan analizlerde görmekteyiz ki, ortak kanaat 14 Mayıs seçimlerinin iki kutuplu ve bir birlerine yakın olabilecek bir sonuçla karşılaşmak sürpriz olmayacaktır.
Anketçiler arasındaki diğer bir hastalık hali “yandaş ve yanıltıcı” bilgi dezenformasyonu…
Masa başında ve seçmenin bilgisine başvurmadan yapılan çalışmaların sonucu 2015 Kasım seçimlerinden pek farklı olmayacak bir netice ile karşılaşılabilir.
Kimi firmaların büyük paralar yatırarak birebir ve bilimsel çalışmaların yapılması yanında emek verilmeden “şirin anketler” yayınlamakta toplum nezdinde itibar görmeyeceği gibi “bilinçli yanıltma” ile suça da ortak olmuş olurlar.
Konunun özüne döndüğümüzde Cumhur ve Millet İttifaklarının depremin gölgesinde yapılan çalışmaları sağlıklı bir fikir verememişti.
Hatta Milet İttifakının çoğu anketlerde önde olduğu ve arayı da açtığı havası hakimdi.
Ancak, Memleket Partisi’ nin başta genç seçmen üzerinde etkisi ve bunun yanında sosyal medya denen fısıltı gazetesinin algı başarısı dengelerde değişime yol açtığı açıkça görülmektedir.
Hükümetin kaynak kullanımı da seçmen üzerinde etkisi hissedilecektir.
Başta emekli zamları ve ikramiyesi en büyük seçmen kitlesi olan bu kesim üzerinde etki yapmaması düşünülemez.
Yeni mezun ve işsiz gençler içinde yüzbinlerce kadro sözü verilmesi iktidar olmanın ayrıca avantajı olabilir.
Seçim tarihi yaklaştıkça verilen vaatler farklı boyutlara ulaşabilir.
Bir zamanların “iki anahtarı” günümüzün tekrar gözdesi olabilir. Artan konut ve araba fiyatları yerini tekrar “iş ve aşa” devredebilir.
Bu seçimin en belirgin özelliği son yirmi yıla göre “sonucu kestirilemez” olarak da algılanabilir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.