Sarıkamış her ne kadar Kars iline bağlı bir ilçe adı olsa da ismi anılınca yüreklerin titrediği, dramatik acılarla dolu bir harekât da akla gelmektedir.
Sarıkamış şehitleri denilince daha önceki yıllarda yaşanmış 93 harbi diye bilinen savaştan sonra Rusların egemenliği altına girmiş olan Batum, Kars, Artvin, Ardahan gibi illerin kurtarılması, Rus yönetimi altında ezilen Türk illerinin kurtulması için Türk-islâm olan halkın Ruslara karşı ayaklandırılması amacıyla başlatılan harekatta rakam olarak 60,78,90 bin gibi çeşitli şekilde rivayet edilen vatan evlâdının zor şartlar altında her türlü fedakârlığı ve kahramanlığı göstererek asla geriye dönmeyi düşünmeden verdikleri mücadelede Hakk’a yürüyerek şehitlik mertebesine ulaşan yiğitlerin kahramanlık destanı aklımıza gelir.
Dün 22 Aralık sarıkamış harekâtının 108. Yıl dönümüydü.
Sarıkamış harekâtı 1. Dünya Savaşı sırasında 22 Aralık 1914 ile 6 Ocak 1915 arasında Osmanlı İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasında gerçekleştirilmiş olup maalesef yapılan askerî taktik hataları verilen bazı yanlış kararlar, ordunun yeterli donanımdan yoksunluğu, ağır kış şartlarının zorlukları ve Yemen cephesi gibi sıcak iklim ortamından harekâta yönlendirilen askerlerin ince yazlık elbiseleriyle savaşa katılma durumunda kalmaları gibi sebeplerden dolayı başarısızlıkla 90 bine yakın kayıplardan 60 bininin 3500 rakımlı Allahu Ekber dağlarında donarak şehit olmalarıyla sonuçlanmıştır.
Bu harekâtta niyeti iyi olsa da birçok kişinin vatan severliğinden şüphe etmediği Enver Paşa’nın yükselişinin durmasına ve gözden düşmesine sebep olan harekât ağır bedellerin ödenmesini meydana getirmiştir.
26 yaşında yüzbaşı 32 yaşında general (Paşa) olan Enver Paşa’nın tecrübesizliği, yüksek hayallere sahip olmasının verdiği gözükaralık
kararlaştırılmış olan birliklerin yerine ulaşmasından sonra topluca hücüm ile Rusların yenilgisini hazırlama plânını suya düşüren acele ile parçalı harekâta yönlendirilmesinde Enver Paşa’nın hatası varsa da Hafız Hakkı Paşa’nın
harekât plânının dışına çıkarak Sarıkamış’tan uzaklaşması da yenilgiyi hazırlayan sebepler arasındadır.
Bütün yetkilerin kendisinde toplandığı Enver Paşa’nın bir diğer hatası da ordunun üst kademesindeki deniz kuvvetleri komutanlarına
haber vermeden iyi niyetle de olsa Sarıkamış’a
yardım malzemesi götürmek için Bezm-i Âlem,
Mithatpaşa ve Bahr-i Amer adlı üç adet sivil ticaret gemisini Trabzon’a gitmeleri üzere yola çıkarması.
Böylesi durumlarda koruyucu olarak etraflarında savaş gemileri olması gerekirken gizli şekilde yapıldığından herhangi bir koruma tedbiri alınmamıştır.
Sarıkamış harekâtının diğer adı da Kafkas cephesidir.
Trabzon’a ulaştıktan sonra karayolu ile cepheye gönderilmesi plânlanan gemilerdeki malzemeler
60 bin takım kışlık asker elbisesi, kışlık donanım, savaş için çok gerekli olan haritalar, cephane, keşif amaçlı kullanılmak üzere 2 tayyare, 3 pilot ve üç tayyare bölüğü, teşkilâtı mahsusa (Şimdiki
adıyla MİT) tarafından cephe arkasından isyan çıkartmak için özel yetiştirilmiş Çerkezlerden
oluşturulanların da içlerinde bulunduğu 2 alay asker mevcuttu.
İstanbul’dan yola çıkan gemiler, Sivastopol limanından haraket edip sabahın erken saatlerinde ülkenin en önemli yegâne kömür yataklarına sahip Zonguldak şehrini bombalayıp taş üstünde taş bırakmayıp liman içinde bulunan
bir gemi ile Zonguldak/ İstanbul arası kömür taşıyan onlarca yelkenli tekneyi batırdıktan sonra
geriye dönmek üzere harakete geçen Rus filosuyla 7 Kasım 1914’te karşılaştılar.
Rus savaş gemileri tarafından içlerindeki malzemelerle birlikte batırıldılar.
219 kişilik mürettebat Ruslar tarafından esir alındı.
Yaklaşık üç bin askerden oluşan vatan evlâtlarından çok azı (175 kadar) yüzerek kurtulup hayatta kalmışlardır.
Bu durum yakın zamana kadar bilinmez iken, kendisi de bir Sarıkamışlı olan dedelerinin bu harekâtta şehit olduğu, dünyaca ünlü tıp adamımız ve kalp damar cerrahisinde haklı bir üne sahip olan bir profesörümüzün (Bingür Sönmez) kıymetli çalışmaları neticesinde gün yüzüne çıkmış ve bundan sonra Sarıkamış’ın deniz şehitleri de anılır olmuştur.
Hocamızın bu çalışmaları esnasında kendisine yardımcı olanlar dahi “Hocam Sarıkamış’ın denizi de mi var? diye gülümsemişlerdir.
Rusların da 32 bin kaybı vardır.
Ruslar bu savaşta ön cephelerde kendi egemenlikleri altında bulunan Kırgız ve Kazakları kullanarak soydaşları birbirine kırdırmıştır.
Acıklı olan bu durum daha önce bazı duyumlar alınsa da esir düşen Rus askerlerinin Kazak ve
Kırgız Türkçesiyle konuşmalarında net olarak anlaşılmıştır.
Diğer taraftan savaşta cepheye Ermeniler sürülmüştür.
Ermeniler Osmanlı’da millet-i sadıka diye anılırken
Rusların kışkırtmaları ve bazı vaatleri ile düşmanca hislere kapılarak çocuk, yaşlı, kadın,
savunmasız sivil demeden katlederek, yakıp yıkarak işledikleri işkence ve katliamlarla çok
büyük zulümler yapmışlardır.
Bu hareketleri daha sonra onların tehcir edilmelerine sebep olmuştur.
Bir hayal üzerine ve iftira silâhını kullanarak dillendirdikleri Ermeni soykırımının aksine Ermenilerin yaptığı katliamların gerçekliği vardır.
7-9 Ocak arasında son yıllarda Sarıkamış şehitlerini anma etkinlikleri ve yürüyüşü gerçekleştirilmektedir.
Bu yürüyüş Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından
Millï Eğitim Bakanlığı ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının katkı sunmasıyla tertip edilip desteklenmekte binlerce gencimiz ecdadımızı anmak ve dedelerinin yaşadıkları duyguları hissetmek, onları daha iyi anlamak için bu yürüyüşe katılmaktadır.
Tepelerin üzerlerinde donmuş naaşlarıyla tepeler oluşturan şehitlerimizin naaşlarıyla karların erimesinden sonra ilkbahar güneşini sıcaklığında ortaya çıkmış ve bulundukları yerlerde toplu olarak toprağa verilmişlerdir.
Kahraman şehitlerimize Allah’tan (cc) rahmetler diliyorum.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Yüce Rabbimden, bizlere ecdadımıza ve kahraman şehitlerimize lâyık torunlar olmayı nasip etmesini niyaz ederim.
Cumamız hayra vesile olsun.
Selamlarımla.
SPOR
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025UNCATEGORİZED
17 Ocak 2025EKONOMİ
17 Ocak 2025GENEL
17 Ocak 2025