Türkiye MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ezber bozan radikal açıklaması ile çalkalandı.
Ardından göz bebeğimiz olan Savunma Sanayii’mizin başat kuruluşu TUSAŞ’a yapılan saldırı ile birlikte dikkatler yön değiştirdi.
Bahçeli’nin radikal terör elebaşı Abdullah Öcalan çıkışı ezberleri bozduğu gibi, tabularıda yıktı.
TBMM’nin açılışında Dem Partililere uzanan Bahçeli’nin eli havada kalmadı.
Bu cümleleri sarf etmek Türkçülüğü kendine kılavuz kılmış bir parti için alelade bir tavır değil.
Siyasi ve jeopolitik mesajlar barındıran bir karardır.
Başta oy kaybetmek olmak üzere, tabanın yer değiştirmesine, fikri deprem geçirmesine de yol açabilir.
Devlet Bahçeli bu riski göze alarak, bir nevi fedekarlık yapmıştır.
(Kafatasçılığı şiar edinmiş şovenistler üşüştüler bile)
On şiddetinde deprem etkisi yapan Sayın Devlet Bahçeli’nin bu açıklamasının üstünden saatler geçtikten sonra TUSAŞ’a hain bir saldırı düzenlendi.
Bunun adı intihar saldırısı.
Şimdi birlikte diğer parametrelere bakalım.
Devlet Bahçeli’nin açıklaması MHP’nin bir paradigma değişikliğine gittiği yönünde anlaşılmamalı.
Bunu bir kenara koyalım.
Bahçeli radikal çıkış yaptı, Sayın Özgür Özel, “el yükseltiyorum” dedi.
Öncesinden 6 Doğu ilini kapsayan bir geziye çıkacağını açıkladı.
Dem Parti destek açıklamasında bulunarak, “insiyatif almaya hazırız” cümleleri yaklaşık 50 yıldır devam eden süreçten bıkkınlık ifadesiydi.
Daha geriye gidelim.
ABD ve Batı’nın besleyip donattığı ve Kuzey Suriye’de ilan edilmek üzere uygun zaman beklenen “TERÖRİSTAN (YPG/PKK) devletine asla izin vermeyeceğiz.” demek ABD ve Batı’ya ayar verip, dimdik karşısında durmaktır!
Kuzey Suriye’de iki defa Türkiye’nin baskıları sonucu ertelenen TERÖRİSTAN referandumu yeniden gündemde.
(ABD artık açıktan ifade ediyor: Biz onları (YPG/PKK) Türkiye’ye karşı besleyip, büyütüyoruz.)
Bide, “Ortadoğu’daki çıkarlarımız önünde en en Türkiye ‘dir.”
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin bir savaş tehditi ile karşı karşıya olduğunu ve bazı önlemler alınmasının elzemlipinden bahsetti.
Sözlerin sahibi devletin başı ve bilmediğimizi bilen, duymadığımızı duyan, görmediğimizi gören bir konumda.
Ardından kapalı oturumla TBMM üyeleri bilgilendirildi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tuzu kuru kredi kartı kullanıcılarından yılda 750 lira Savunma Sanayi Fonu için talepte bulundu.
Kuru tuz olanlar oranı fazla kaçmış olacak ki teklif kabul görmedi.
(Kanaatimce hükümet ısrarlı olmalıydı)
FETÖ terör örgütü elebaşı ABD’de haymatlos olarak öldü.
Devam ediyoruz…
Türkiye en büyük Savunma Sanayii Fuarı başladı.
SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı…
60’a yakın ülke, 1200 civarında iştirakçi…
27 ülke Dışişleri Bakanı ve bakan düzeyinde katılım sağlıyor.
Savunma Sanayii firmaları bir günde 7 milyar dolarlık sipariş alıyor.
Türk İçişleri, Dışişleri, Savunma Bakanları ve devlet bürokrasisi fuarda…
HİÇBİRİ SALDIRIDAN AZADE DEĞİL
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BRICS toplantısı için Rusya’da…
Ve öncesinden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili görüşme yapacağı duyuruluyor.
BRICS deyip geçmeyelim.
Amerika emperyalizmini ortadan kaldıracak, dolar üzerinden yapılan soygunun önüne geçebilecek bir ekonomik yapı.
Yaklaşık dünya nüfusunun ve ticaret hacminin yarısına hitap ediyor.
Sonuç; PKK/YPG’nin hamiliğini yapan Batı’dan ABD’den zımni olarak geliyor: “Ben izin vermeden sen barış süreci başlatamazsın. 11 yıl önce yaptım, ülkendeki vekillerimle baltaladım, akamete uğrattım, yine yaparım.”
”Ortadoğu’daki çıkarlarımın önümüzden çekil”
“BRISC üye olamazsın!”
Kendi yağımızla kavrulup terörün kökünüde kazıyacağız, BRICS’de üye olacağız.
TUSAŞ saldırı ile verilen mesaj ayaklarımızın altındadır.
Yeterki bizi yönetenler dirayetli olsun, dik dursun.
Efendim, terör örgütü Devlet Bahçeli’nin açıklamasından sonra harekete geçti vs.
Geçelim bunları.
ÖRGÜTÜN UYUYAN HÜCLERE TALİMAT VEREBİLECEK POZİSYONU YOK
TSK’ya Savaş Uçağı, Top, Tank, Helikopter ve her türlü mühimmatı yüzde 90 yerlilik oranı ile üreten, tahkim eden, dünya pazarına giren bir kuruluşa saldırı yapmak için günlerce keşif gerekir. Bu bir…
Dağdaki örgütün uyuyan/uyutulan hücrelere sabahtan akşama talimat vermesi kolay iş değil.
Eski Türkiye olsa belki?
Hem Irak’taki hemde Suriye’de örgüt elebaşlarının bırakın Türkiye içine eylem talimatı vermesini, girdikleri delikten kafaları dahi çıkarması mümkün görünmüyor.
Çıkardıkları an kafalarına SİHA’lar biniyor.
YPG’nin elebaşı Masum Kobani (Ferhat Abdi Şahin) ABD’li askerlerle birlikte kaldığı ofisten dışarı aylardır adım atamıyor.
Sözde üst düzey yetkili teröristler yanlarına ABD subayı/askeri almadan dışarı çıkamıyor.
Murat Karayılan denen terörist elebaşı girdiği delikten kafasını çıkaramıyor.
Hatırlayalım; yıllar önce önüne kameralar/mikrofonlar koyarak lider edasıyla basın toplantıları yapardı.
Şimdi korkudan hiçbir teknolojik alet dahi kullanmadığı belirtiliyor.
Örgüt arası haberleşmeyi ulaklarla yapıyorlar. Bu da iki…
Şimdi böyle bir terör örgütünün Türkiye içinde eylem yaptırabilme kabiliyeti var mı?
Yok.
Olağan şüpheli ABD’dir, Batı’dır.
Ütopya peşinden katliamlar/vahşetler yapan İsrail’i geçelim.
Tasmasını elinde tutana bakalım.
İSTİBARAT VE GÜVENLİK ZAFİYETİ
Bizim sorgulamamız gereken Türkiye içinde uyuyan/uyutulan terör örgütü üyeleridir.
Tam bağımsızlığın adresi TUSAŞ saldırısında katiyen ihmaller zinciri var.
İstihbarat ve güvenlik zaafiyetinin olduğu açık.
Bu saldırı ile birlikte birtakım hain yapıların devletin içine sızdığı gerçeği açık olmuştur.
Teyakkuz içinde olmalıyız!
Dünyanın gözünü çevirdiği Savunma Sanayii kuruluşların güvenliği en üst düzey olmalıdır.
Buna BAYKAR ve diğer özel müteşebbisler de dahil.
Tekrar dönelim başa.
Sayın Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan’ın PKK üzerinde etkisiz olduğunu bilmiyor mu?
PKK’nın ipini ABD’nin tuttuğunu unuttu mu?
2013 yılında “Çözüm Süreci” safhasında terör elebaşı Abdullah Öcalan’ın “Silahları bırakın ve siyaset yapın” açıklamasının akim kaldığını bilmiyor mu?
Biliyor.
Peki, amaç ne?
DEVLET AKLI DEVREDE
İşte burada devlet aklı devreye giriyor ve yaklaşan tehlikeyi, 100 yıl önce cetvelle şekillenen Ortadoğu’yu tekrar dizayn etme mühendisliğini görüyor vede içeride önlem alıyor.
Aynı zamanda dağın tahakkümü ve dayatmasına karşı sessiz çığlıklar atan Dem Parti’ye, yerli olacaksanız risk alalım denmiyor mu?
Bu haliyle Dem Parti’ye oy veren tabana mesaj verilmiyor mu?
2013 yılında kaçırılan fırsatın yeniden ihya gayretleri değil mi?
İçeriye yönelik konsolidasyon hareketi değil mi?
Irkçılık, kafatasçılığı yaparak beslenen yapıların önü kesilmek istenmiyor mu?
Akli selim galip gelsin denmiyor mu?
Biz bize yeteriz, biz binyıldır beraberiz denmiyor mu?
Hanımlar, beyler, gençler zaman etnisite zamanı değil!
Herkes aklını başına alsın!
Şimdi yine en başa dönelim ve 1 haftalık süre zarfında yaşadıklarımızı üst üste, yan yana, alt alta koyarak tekrar süzgeçten geçirelim.
Şu soruyu da kendimize soralım: TUSAŞ saldırısı olmasaydı Dünya da ve Türkiye de ne gündem ne olacaktı.
Bu hain saldırı ile kaç kuş hedeflendi?
Başka Türkiye yok!
Sayın Devlet Bahçeli’ye bu cesur tavrından dolayı ülkem adına müteşekkirim.
Ülke kaygılarını, siyasetin önüne koymuştur.
Önce biz, önce ülkem demiştir.
Ezcümle yeni bir dünya düzeni kuruluyor ve artık bir ABD’li albayın talimat verdiği Türkiye yok.
Emperyalist oyunları bozan, milli ve yerli oyun kuran Türkiye var!
Saygılarımla.
News
