CHP’de herkes Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğini kabullendi ve değişimi rafa kaldırıldı.
Arada çıkan cılız sesler akort ayarı.
CHP’de esas çıngar büyükşehir adaylarının belirlenmesinde çıkacak.
Şimdilik Kılıçdaroğlu, her başkana ayrı ayrı mavi boncuk dağıtıyor.
“Belediye başkanlarımız başarılı devam edecekler.”
Krizin odağı başat noktası yine İstanbul olacak.
Sayın Ekrem İmamoğlu, “yola çıktım” diyor.
Hangi yola orası muamma?
Adayım ya da yeniden aday olmak istiyorum demiyor, demek istemiyor.
Yeni taktik eğzersizleri…
İşi yokuşa sürerek genel merkez karşısında elini yükseltme çabası güdüyor.
Zaten dilinin altındaki baklayı çıkardı.
Önce İstanbul’da istediği ya da onay vereceği bir ismin il başkanı olması talebi…
Ardında 39 ilçenin belediye başkan adaylarını belirleme sürecinde etkili ve yetkili olma isteği…
Bir nevi Kılıçdaroğlu’na “İstanbul’a karışma” diye aba altında sopa gösteriyor.
Bunun anlamı, eş genel başkanlıktır.
Siyasi karşılığı ise çamura yatıp, kriz çıkartmaktır.
İmamoğlu, 2019 seçim şartlarının artık olmadığını ve İstanbul’da yeniden seçilme şansının çok zor olduğunu görüyor ve seçimden kaçan başkan yerine, aday yapılmayan başkan olmak istiyor.
Yeni bir mağdur edebiyatı.
Belediye başkanı seçildiği günden beri gözünü Türkiye’nin ve CHP’nin 1 numaralı koltuğuna diken ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu unutan İmamoğlu, er meydanından kaçmak için her bahaneye başvuracak.
CHP tabanının büyük çoğunluğu İmamoğlu, “geldiği günden beri parti içine hep fitne tohumları ekti”ğini ifade ediyorlar.
“Popüler ve CHP içinde fazla siyasi geçmişi olmamasına ve bütün piarının eski Büyükçekmece ilçesi ile sınırlı olan İmamoğlu’nun altını doldurarak Büyükşehir Belediye Başkanı yapan irade Kılıçdaroğlu’na ihanet etmiştir.” mırıldanmalarını duymak mümkün.
Şimdilik kısık sesle, kongre sonrası koroya dönüşecek.
Ez cümle, “2 seçim kazanan kahraman” ve kaybettiği 14 – 28 Mayıs seçimlerinin faturasını genel başkanına kesen Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı İmamoğlu, er meydanına yeni bir mağduriyet yaşamadan girmek istemiyor.
AK Parti, İstanbul’da elinde bulunan 24+1 ilçeden birkaçını kaybedecek gibi.
Bunun karşılığında CHP’den bir – iki ilçeyi alabilir.
İlçelerde sonuç nasıl cereyan ederse etsin, AK Parti aday belirleme ve seçim sürecinde stratejik hatalar yapmazsa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanacak.
Bu kadar net ifade ediyorum.
Neden derseniz?
Bir… CHP kazanı kaynamaya devam edecek…
İki… İstanbul’da 5 yıldır hizmetten yana nasibini alamadı, hatta geriye gitti…
Üç… İmamoğlu sürekli polemik siyaseti üretti, gereksiz, yersin monologlara girdi…
Dört… Seçimlerdeki uzlaşmacı tavırlarını unutup, subjektif bir yapıya büründü…
Beş… Egosunun çok yüksek ve tatminsiz olduğu orta çıktı…
Altı… Seçim vaatlerinin altında kaldı. (Ucuz su, öğrenciye bedava ulaşım vs.)
Bir örnek; projesi tamam olan Esenyurt Metrosuna çivi dahi çakmadı.
İmamoğlu’nun dilinden düşürmediği Beylikdüzü Metrosu için 5 yıldır hiçbir adım atmadı.
Böyle yüzlerce ortada kalan boş vaat var.
Konu dağılmasının diye dahasına girmiyor.
Sayın Başkan, hizmet yapmak yerine, yıllardır siyasi polemik üretip, havanda su dövdü.
Haaaa… Açılışı yapılan yeni metrolar mı?
Tamamı Rahmetli Kadir Topbaş döneminde başlamış ve büyük oranda bitme aşamasına gelmiş projeler.
İmamoğlu’nun projelendirip, başlayıp, bitirdiği bir tek mega eseri yok.
İstanbul’da her belediye başkanı seçim kaybetse bile yaptığı mega hizmetlerle hatırlanır.
İmamoğlu’nun İstanbul’da hatırlatacak bir yapıtı maalesef yok.
“AK Parti’ye bir ders verelim” diye 2019 seçimlerinde İmamoğlu’na oy veren seçmende bu durumun farkında.
İstanbul’da ne 2019 seçim şartları var nede, eski çamlar.
İMAMOĞLU, DALAN’I HATIRLATIYOR.
Kime göre, “Yalan, talan Bedrettin Dalan”, kimilerine göre ise, “İstanbul’u hizmetle tanıştıran adam.”
1984 – 1989 yılları arasında Anavatan Partili Belediye Başkanı.
Belki hatırlayanlar olur; “Haliç’i gözlerimin içi gibi yapacağım” diyen ama bir türlü yapamayan başkan.
Haliç, 1994 yılında Refah Partisi’nin adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan seçilene kadar mide bulandıran, rahatsızlık veren pis kokudan çevresinden geçilmezdi.
Dalan, 1984 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini en yakın rakibine yarı yarıya fark atarak yüzde 50 gibi oranla kazandı.
Seçimi kazandıran irade Anavatan Partisi’nin, dönemin başbakanı Rahmetli Turgut Özal’ın iradesi ve siyasi gücüydü.
1989 seçimlerine girilirken Bedrettin Dalan, kerameti kendinde gördü ve tıpkı bügün İmamoğlu’nun yaptığı gibi liderine kazan kaldırdı.
“İstanbul’un ilçe belediye başkan adayları ben belirleyeceğim” diye diretti.
O tarihte İstanbul’un 24 ilçesi vardı.
Sonuç mu?…
Ne Sayın Bedrettin Dalan’ın dayatması başarılı oldu, nede İstanbul bir daha kendisine yar.
1989 yapılan seçimlerde SHP adayı Sayın Nurettin Sezen’e yenildi.
Ardından parti kurdu, seçimlere dahi giremeden kapatmak zorunda kaldı.
1994 yılında DYP’den aday oldu.
Seçimlerde DYP – Bedrettin Dalan 4. parti olarak çıktı ve siyasi hayatını bitti.
Bunun adı da; muhterisliktir.
Siyasi hırs, siyasi ölümdür!
Siyasi başarı arayanlar önce hizmet ehli, sonra da vefa abidesi olacak.
Anadolu’da erken öten horozun hikayesi meşhurdur.
Lider potansiyeli olan çok isme şahitlik ettim siyasi hırsına kurban olan.
Hiçbir siyasi oluşum, kurum, kuruluş çift başlılığa izin vermez.
Çift başlılık kaostur.
Tüm yaşanan ve daha yaşanacak süreçlerden, kırılmalardan sonra İstanbul’da CHP’nin adayı Mustafa Sarıgül olursa sakın şaşkınlık yaşamayın.
GÜRTUNA VAKASI
1999 – 2004 yılları arası İBB’yi yöneten (Fazilet Partisi) Ali Müfit Gürtuna’da benzer çıkışlar yaptı.
Önce kendisini aday gösteren partisiyle ters düştü, sonra “Ben partiden daha büyüğü” diyerek, Turkuaz Hareketi’ni kurdu vs.
Siyaset için genç sayılacak yaşta silindi ve gitti.
Hatırlayan var mı?
Bu yönde daha birçok örnek sıralayabiliriz.
Saygılarımla.
SPOR
05 Ekim 2024GÜNDEM
05 Ekim 2024GÜNDEM
05 Ekim 2024GÜNDEM
05 Ekim 2024UNCATEGORİZED
05 Ekim 2024EKONOMİ
05 Ekim 2024GENEL
05 Ekim 2024