Siyaset Ekrem İmamoğlu’ na verilen ceza ile yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor.
Verilen ceza bir siyasi yasak kararı getirmiyor. Kesinleşmiş ceza değil. Normal seyrinde devam ederse 3 yılı aşacak bir süreç.
Bu dava siyasi ve sonuçları, zamanı iyi hesaplanmış.
İsmi küllenmiş ve adaylık için gerilerde kalmış, başarısız bir belediye başkanının ateşini yeniden alevlendirmiştir.
İmamoğlu, CHP’ nin kendisini bir daha aday göstermeyeceğini adı gibi biliyor.
Elindeki son cephaneyi Cumhurbaşkanı adaylığı için kullanmak istiyor.
Daha mahkeme kararı açıklanmadan İstanbullulara davet çıkardı.
Belediyenin önüne gelin, toplanın çağrısı. Demek ki mahkemenin vereceği kararı önceden biliyordu.
Bu kararın ana hedefi, neredeyse adaylığı kesinlik kazanan Kemal Kılıçdaroğlu’ nun önünün mutlaka kesilmek istenmesidir.
Altılı masayı, CHP’ nin içindeki İmamoğlu karşıtlığını taca çıkartmaktır.
Şimdilik hedef onikiden vuruldu.
Dava 1997 yılında Tayyip Erdoğan’ a verilen ceza ile karşılaştırılıyor. İçerik olarak ikisi birbirinden farklı Erdoğan’ a şiir okudu diye ceza verdiler, İmamoğlu’ nun ki hakaret davası.
Erdoğan’ a devlet davayı açmıştır ve aleni olarak taraf olmuştur, İmamoğlu’ nun ki basit bir hakaret davasıdır.
Bakalım süreç nasıl gelişecek?
Ve hep birlikte yaşayıp göreceğiz bu karar üst mahkemeden kesinlikle döner.
Buradaki murad 2023 seçimlerde Erdoğan’ ın karşısına çıkacak adayı tayin etme operasyonudur.
Karar siyasetin doğal akışına müdahaledir.
Bu kararın içinde millet yoktur.
Üst akıl vardır.
Kim bu üst akıl?
Dün Erbakan’ a ‘bu ülkenin dinamikleri var seni yönetimde istemiyoruz’ diyen akılla aynıdır.
Dün siyasette askerler karar vericiydi, bugün siyasi aktörler ve yargı eliyle dizayn edilmeye çalışılıyor.
Mart 2009 seçimlerini iptal ettirip mağduriyet için kimler zemin hazırladıysa o akıl işte.
Bu akıl AK Parti içinde yuva yapmış durumda.
Şimdi biraz geriye gidelim.
Önce Meral Akşener, manevi oğlu Gültekin Uysal’ a açıklama yaptırdı: “Altılı masanın içinde AK Parti’ den ayrılanlar aday olmayacak” diye
Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ a ‘siz hesapta yoksunuz, hiç hevesli olmayın’ mesajı net bir şekilde verilmiş oldu.
Ardından kurmaylarının hedefine Kemal Kılıçdaroğlu’ nu koydurdu.
‘Alevi kökenli bir aday istemiyoruz, millet oy vermez, seçilemez’ diye. Sağır sultana bile duyurdular.
Akşener ve kurmayları sürekli Ekrem İmamoğlu ve Mahsur Yavaş ismini gündemde tuttu.
Her fırsatta dillendirdiler.
Kendisi Başbakan olmak istiyordu.
Cumhurbaşkanlığı imamet makamı ve kadın işi değildi.
Ne kadar İslamı perspektiften baktığının mesajını seçmene vermeyi ihmal etmedi.
Siyasi süreç Akşener’ in istediği gibi işliyor ve adımlarını emin ve tek tek atıyordu.
İyide Istanbul’ da başarısızlığı iyice tescillenmiş bir ismi nasıl öne çıkaracaklardı?
2019 olduğu gibi suni bir kahramlık hikayesi yazılmalıydı.
Bir mağduriyet yaşanmalıydı.
İmdada mahkeme yetişti.
Önce ilk duruşmaya bakan ve yakın çevresine beraat kararı vereceğini açıklayan hakim görevden el çektirildi.
Başka bir hakim tayin edildi.
Mahkeme günü Erdoğan ve Kılıçdaroğlu yurt dışı gezisinde.
Meral Akşener, yıldırım hızıyla Saraçhane de Büyükşehir beldiyesin de.
Fatih ünvanı verdiği İmamoğlu’ nun yanında ‘başardık sevinciyle’ kürsüde.
6 lider Kılıçdaroğlu’ nun ayağına kadar gidiyor.
Gerçi Temel Karamollaoğlu mazeret bildirdi ve katılmadı.
Destek açıklaması genel merkezlerden de yapılabilir değil mi?
Bu karar eliyle siyasete darbe yapıldığı, yön verildiği artık gün yüzünde.
Herkesi İmamoğlu’ nun ayağına getirin.
CHP içindeki İmamoğlu karşıtlarına, Kemal Kılıçdaroğlu’ na, Altılı masaya operasyon çekilmiştir.
Göz dağı verilmiştir.
Muhalif adayıda biz belirleriz.
Siyasette ve bürokraside Karadeniz – Trabzonlu lobisinin ağırlığı bilmeyen yoktur.
Herkes bilir lakin söylemeye, yazmaya kaygıları el vermez.
AK Parti içinde gizlenmiş İmamoğlu taraftarların da bir hayli fazla olduğu su götürmez bir gerçek.
Tayyip Erdoğan’ ı da sever desteklerler, Ekrem İmamoğlu’ nu da.
‘İkisi de bizim uşak.’
Biraz zihnimizi yoralım.
Bu karar en çok kimin işine yarar?
Bu karardan AK Parti hanesine ne gibi artı yazabilir?
Erdoğan’ a siyasi getirisi ne olabilir?
Siyasi yasak getirmek mi?
Siyaseten İntihar ermek olur.
İddia ediyorum ve tekrar söylüyorum; bu karar büyük bir siyasi operasyondur.
Ve bu karar Tayyip Erdoğan’ a rağmen alınmış bir karardır.
Tıpkı belediye seçimlerdeki tekrar kararı gibi.
Küçük bir çocuğa bile sorsanız ‘böyle bir karar kime yarar’ diye.
İttifakla Ekrem İmamoğlu cevabını alırsınız.
Hangi iktidar ya da lider seçim öncesi kendi ayağına sıkar.
Muhalefetin adayı artık resmî ya da fiili İmamoğlu’ dur.
Destek vermeyeceği, gönülsüz olduğu muhalefet adayının kazanma şansı yoktur.
Aday İmamoğlu ile iyi ilişkiler kurmak durumunda.
7.ortak İmamoğlu…
CHP’ ye rağmen, Altılı masaya rağmen.
Kılıçdaroğlu’ na rağmen.
Akşener’ in istediği olmuştur.
Gün İmamoğlu’ nun günüdür.
Gün Akşener’ in günüdür.
Onlarda gülerek tadını çıkarmaya çalışıyorlar.
Siyasi yasaklara dün karşıydık, bugün de karşıyız.
Hiçbir bir kurum siyaseti dizayn etmeye, yön vermeye, aday belirlemeye teşebbüs dahi etmemelidir.
Ne demişti merhum Demirel: Siyasette bir gün büyük bir gündür.
Ha şunu da ekleyeyim; Erdoğan’ a ceza verildiğinde de insanlar davet edilmeden belediye önüne koşmuşlardı. Aradaki fark Erdoğan için göz yaşları dökülmüştü, İmamoğlu için sevinç çığlıkları atılıyor.
Karardan en az Akşener kadar mutlu ve mesudlar.
Neresinden bakarsanız bakın heryeri çelişki barındırıyor.
Diyeceksiniz ki bütün bu operasyonları çekecek gücü muhalefet nasıl kendinde barındırıra biliyor?
Şu ya da bu yaptı demiyorum.
Burası Türkiye.
Saygılarımla.
SPOR
07 Eylül 2024GÜNDEM
07 Eylül 2024GÜNDEM
07 Eylül 2024GÜNDEM
07 Eylül 2024UNCATEGORİZED
07 Eylül 2024EKONOMİ
07 Eylül 2024GENEL
07 Eylül 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.