Asrın seçimine birgün kaldı.
Herkes eteğindeki taşı döktü.
Seçim dili (Özellikle de muhalefet taraftarları) çok sertti.
Seçimi kazanmak adına ortamı gerdiler.
“Asacağız, keseceğiz, kıracağız, dökeceğiz.”
Hayırdır hemşehrim savaşa mı gidiyorsunuz?!
Millet her iki tarafında hakkını sandıkta teslim edecek.
Saçlar ak mı, kara mı sandıkta görülecek.
Sayın Muharrem İnce’ nin çekilmek zorunda bırakılması ile birlikte seçimin ilk turda biteceği artık netleşti.
Terazinin bir tarafı ya Sayın Erdoğan’ ı ya da Sayın Kılıçdaroğlu’ nu ağır tartacak.
Millet kararını verdi, sandığa yansıtmak için heyecanla pazar gününü bekliyor.
Katılım bir hayli yüksek olacak.
Yurt dışı oyları şimdiden rekor kırdı.
Türkiye, yol ayrımında bir seçime gidiyor.
İktidar kazanırsa bundan sonra nasıl yöneteceğini, neler yapacağının tek tek izahatını yaptı.
Yatırımlar ve kazanımlardan asla taviz verilmeyecek.
Sabit ve dar gelirlinin refah seviyesi yükseltilecek.
İktidar 20 yıl boyunca büyük altyapı yatırımları yaptı.
Milli yerli sanayii şaha kalktı.
Bundan sonra meyvelerini toplama ve vatandaşların refahını yükseltme vakti.
Ekonomi hala küresel bir sorun olarak devam ediyor.
Bir taraftanda taşlar yerine yavaş yavaş oturuyor, enflasyon rakamlarındaki ivme düşüşte.
İktidar açısında durum böyle.
Muhalefette ise her kafadan bir ses çıkıyor, kakofoni oluşturuyorlar.
Terör elebaşlarına Sayın, Bey ile başlayan cümleleri milleti incitmiştir.
Vaatte sınır tanımadılar.
Öyleki, olmayan sözleşmeli öğretmene bile kadro vaadi var.
Dağa, taşa mesajlar verildi.
Oportünizm pik yaptı.
Senkronize bir görüntü veremediler.
El ele tutuşup Anıtkabir’e bile gidemediler.
Seçim boyunca yedili masanın ortaklarından her gün ayrı yıkıcı bir açıklama geldi.
Savunma Sanayiini, ulaştırma ve sağlık alanlarındaki ileri yatırımlar, yerli otomobili, yerli doğalgazı, yerli uçak gemisini, yerli petrolü, uzay teknolojileri, nükleer santrali, TEKNOFEST’ i, yerli sermayeyi hedefe koydular.
Hedefin en tepesine de ülkenin gururu Baykar firmasının İHA – SİHA ve Kızılelması oturtuldu.
HDP – PKK başları seçime müdahil oldu ve Kılıçdaroğlu’ na oy PKK’lı teröristlere af istediler.
“Biz geliyoruz! 14 Mayıs’ tan sonra 40 yıllık mücadelenin karşılığını alacağız, 100 yıllık Cumhuriyetle hesaplaşacağız.” diyerek, bölge halkına tehditler içeren mesajlar göndermeye devam ediliyor.
“Oylarınızı Kılıçdaroğlu’ na verin!”
Şunu kabul edelim ki; yedili masanın büyük iki siyasi ayağı var: CHP ve HDP (Yeşil Sol Parti)’dir.
Diğerleri masanın örtüsü, günü gelince çekilip atılacaklar.
Kılıçdaroğlu’ nun (CHP-HDP) iktidar olması halinde diğerlerinin pek söz haklarıda, etkileride olmayacak.
Bir diğer realitede millet ittifakı’ na ve adayı Kılıçdaroğlu’ na oy verirken aynı zamanda PKK’ ya da oy verecek olma gerçekliğidir.
Özellikle kendini muhafazakar – milliyetçi – vatansever addeden seçmenin hiç mazereti yok.
Kılıçdaroğlu ve CHP ve HDP’ ye (Yeşil Sol Parti) verdikleri her oy aynı zamanda PKK’ ya giden ‘oy’ dur.
Bunun aması, lamı cimi yok.
Her şey bu kadar sarih ve milletin gözü önünde gerçekleşiyor.
Kimse milletin aklıyla oymasın, kendini kandırmasın.
Terör tehdidi kapıya kadar dayandı.
Sayın Muharrem İnce’ nin söylemi ile: “Bu masa hükümet olsun ülke 6 ayda ekonomik, siyasi krizler yaşar” diyor ve bir sene içinde yeniden seçime gitmek zorunda kalır.”
Şimdi birlikte düşünelim ve birlikte karar verelim…
Arkasına PKK’ yı, FETÖ’ yü, Türkiye’ ya karşı hasmane tutum içinde olan Avrupa ülkelerini, ABD’ yi almış bir Cumhurbaşkanı yerli ve milli siyaset yapacağım diyebilir mi, yapabilme ihtimali var mı?
ABD, Batı, FETÖ, PKK avaz avaz bağırıyor: “Erdoğan gitsin!”
Vicdanlara müracaat lütfen.
40 senedir PKK terörü ile başaramadıklarını, 15 Temmuz’ da darbe ile yapamadıklarını bugün sandıkla yapmak istiyorlar.
Uyanık olmak lazım bu ülkenin asil evlatları!
Ülkenin geleceği ipotek altına alınmak isteniyor, özerk yönetim adı altında ülken bölünme tehdidi ile karşı karşıya bırakılmanın eşiğine kadar gelmiş durumda.
Fiili durumun resmiyet kazanması için Kılıçdaroğlu’ nun sandıktan çıkması bekleniyor.
Ülkenin içerde ve dışardaki tüm kazanımları heba edilmek, üstüne beton dökülmek isteniyor.
Bakmayın bunların hak, hukuk, adalet, demokrasi dediklerine.
İşlerine gelmediği zaman kendi evlatlarını bile acımadan çarmıha gererler.
Neden mi bunları söylüyorum?
Biz bu CHP’ yi 27 Mayıs, 28 Şubat darbelerinden çok iyi tanıyoruz.
Bügün diyorlar ya; ülkeye demokrasi gelecek.
Vallahi lafügüzaf!
Bu ülke zaten ileri demokrasinin en katmerlisini yaşıyor.
Bunların asıl niyet ve emelleri masanın altında gizli.
Birlikte biraz geriye gidelim ve müşahhas birkaç örnek verelim.
Sene 2018 Muharrem İnce CHP’ nin adayı.
Gazeteci Şaban Sevinç, Halk Tv. genel yayın yönetmeni.
CHP genel merkezi tarafından Şaban Sevinç’ e, CHP’ nin adayı Muharrem İnce’ yi CHP’ nin propaganda kanalı olan Halk Tv. ye çok fazla çıkardığı için ihtar geliyor.
Dikkate almayan Şaban Sevinç’ in işine son veriliyor.
Sol ayak gazeteci Yılmaz Özdil, “Meral Akşener, masanın dışına itildi” diye bir cümle kuruyor.
20 yıldır yazdığı Sözcü Gazetesi’ nden ve kurucu genel yayın yönetmeni olduğu Sözcü Tv. den kovuluyor.
Bir başka sol ayak Halk Tv. yazarı ve yorumcusu gazeteci İsmail Saymaz, CHP listelerinden aday gösterilen eski AK Partili (Gelecek ve Devalı) isimlere karşı çıkarak bir paylaşımda bulunuyor; “Önümüzdeki dönem mecliste iki AK Parti grubu olacak, eski AK Partililer ve mevcut Ak Partililer” diye.
Ertesi gün Halk Tv’ nin kapısına konuluyor.
Sayın Meral Akşener, masanın dışına atılıyor, yok sayılıyor.
Akşener, haklı olarak basıyor kalayı.
Sonrası başına gelenler herkesin malumu.
CHP’ li gazeteci, sanatçı ve trollerden koro halinde galiz küfür ve hakaretlere maruz kalıyor.
Aynı şeyler bugün Muharrem İnce’ nin başına geldi.
Benzeri antidemokratik yüzlerce örnekleme yapmak mümkün.
Bunlar tahammülsüz, bunlar insafsız, bunlar antidemokratik.
Ülkemizin üzerinde haince emelleri olanlar demokrasi oyunu oynuyorlar.
Hala farkına varamadınız mı?
İşin aslı; bu muhteris tayfası kendi gibi yaşasa bile, kendi gibi düşünmeyenlere asla yaşam hakkı vermez, vermeyecekler.
Dünde aynıydı, bugünde aynılar.
Değişmediler, değişmeyecekler.
Ne zaman ülkenin başına yerli milli bir isim gelse, ülke her alanda şaha kalksa, bunlar dışardan aldıkları destekle kapıda biterler.
Yafta hazır; Hırsız bunlar!
Genlerinde olan haysiyet cellatlıklığın asla ödün vermezler.
Başarısız diyemiyorlar, iş bilmez diyemiyorlar, yapmadı, üretmedi diyemiyorlar, yönetemez, yönetemiyor diyemiyorlar.
İtibar suikastı yapmak, millet gözünde küçük düşürmek için yüz kızartıcı iftira atmak bu zihniyetin geleneğidir.
Rahmetli Adnan Menderes’ e de aynı iftirayı attılar.
Rahmetli Turgut Özal’ a da aynı çamurlar atıldı.
Rahmetli Necmeddin Erbakan’ a da aynı yöntemi uyguladılar.
Şimdi de hedefteki isim Sayın Recep Tayyip Erdoğan.
Daha önce ülkemizin yerli ve milli kalkınma hamlelerinin, üretimlerinin, yatırımlarının başına neler geldiğini, nasıl akamete uğratıldığını önceki yazımda teferruatı ile sizlere aktarmıştır. (Önce yazılar bölümünden bakılabilir https://medyaradikal.com/author/resul/kilicdaroglu-secimi-kazanirsa/)
Ülkemizin yeni bir yol kazasına tahammülü kalmamış ve sabrı tükenmiştir.
Macera arayacak, romantizm yaşayacak vakti de yoktur.
MİLLETİN FERASETİ Mİ, BATININ ESARETİ Mİ?
Ama bilmedikleri bir şey var; oda milletin feraseti.
1946 seçimleri… Türkiye’ de ilk defa seçim yapılıyor. Tabi onada ne kadar seçim denirse.
Dünya da eşi benzeri olmayan ilk ve tek seçim; açık oy, gizli tasnif…
CHP lütuf olarak milletin önüne sandığı koyar
Sandık görevlilerinin tamamı CHP’ li dir.
Anadolu da yaşlı bir Teyze oy kullanmak için sandık başına gelir.
Sandık görevlileri Teyzeyi süzdükten sonra anlarlar ümmi olduğunu.
Sandık görevlilerinden birisi mührü Teyzemize verir ve derki: “Teyze mührü alıyorsun getirip 6 okun (CHP) altına basıyorsun.”
Sandık görevlilerini ve oy pusulasını süzen Teyze derki: “Yok oğlum! Ben mührümü şu elin (DP) altına basacağım, sanki bu el Allah’a dua ediyor.” der ve mührü Demokrat Parti’ nin amblemi olan el işaretinin altına basar.
Bu milletin ferasetini kimse hafife almasın ve oy hesabına katsın.
Sessizdir kendine gelecek zamanı bekler.
SEÇİM SONUÇLARINA SAYGI DUYULMALI
Kulağımıza bazı duyumlar geliyor.
Muhalefet kanadının kaybedilecek seçim sonuçlarını tanımama gibi.
Bir meşruiyet tartışması başlatmak gibi.
Herkes sandıktan çıkacak sonuca saygı duymalı, milli iradeye selam durmalı.
Sonuç ne olursa olsun, hiç kimse üzülmesin, illegal yollara tevessül etmesin.
Seçimde şaibe aranmasın.
Sonuçlar belli olmadan ön almak için kaos oluşturabilecek, tarafları tahrik edecek, tahkir edebilecek açıklamalardan uzak durulmalı.
“Olanda hayır vardır.”
Tevekkül en iyi yoldur.
Seçimler ülkemize ve öncelikle mazlum coğrafya başta üzere insanlığa hayırlar getirsin.
Saygılarımla.
SPOR
08 Eylül 2024GÜNDEM
08 Eylül 2024GÜNDEM
08 Eylül 2024GÜNDEM
08 Eylül 2024UNCATEGORİZED
08 Eylül 2024EKONOMİ
08 Eylül 2024GENEL
08 Eylül 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.