Yılbaşı; Gregoryen takvimine (milâdî takvim) göre
her yeni yılın ilk günü olan 1 Ocak yılbaşıdır.
Aralık ayının son gününü Ocak ayının ilk gününe bağlayan gece, yılbaşı olarak kutlanmaktadır.
Yılbaşı, hristiyanlıkta Hz. İsa Aleyhisselam‘ın doğduğu günü ifade eden noelden farklıdır.
Noel, Hristiyanlık dünyasında Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasında ihtilâf konusu olduğundan 24-25 Aralık ile 6 Ocak tarihleri arasında değişik olarak kutlanmaktadır.
Çam süsleme, hindi kesme, noel baba kıyafetleri giyinme, hediyeler alma, gibi adetler noele özgü iken bunların yılbaşında da olması noel ile yılbaşının iç içe geçmesine neden olmuştur.
Her yılbaşı geldiğinde konu hakkında tartışmalar meydana gelir.
Dinî hizmetler görevlileri ve dinî hassasiyete sahip olan müslümanlar “Bu geceye özel bir faaliyete katılmanın caiz olmadığını” söyleyerek müslümanların böyle bir yılbaşı gecesi yokmuş gibi davranmalarını, normal hayatlarına devam etmelerini ister, bunu tavsiye ederler.
Bazı kimseler de “bu geceyi kutlamaya katılmakta ve eğlenmekte bir sakınca olmadığını” ileri sürerler.
Hristiyanlarca aziz (ermiş, veli) olarak kabul edilen Noel Baba ( Aziz Nichola, Santa Claus) tarihî bir şahıstır.
Zaman içerisinde kimliği değiştirilerek, hakkında birçok efsaneler uydurulmuş ve ilk defa Almanya’da Noel Yortusu‘na karıştırılmış, daha sonra bu uygulama hristiyan dünyasında yaygınlık kazanmıştır.
Müslümanlar tarih başlangıcı olarak hicreti kabul edip, hicrî takvime göre yılın ilk ayı olan Muharrem ayının ilk gününü yılbaşı günü bu günün gecesini de yılbaşı gecesi olarak kabul ederler.
Milâdî yılbaşı ülkemizde tanınan resmî yılbaşıdır.
Resmî olması, millî ve dinî bir yılbaşı anlamı taşımamaktadır.
Milâdî takvim Hz. İsa‘nın doğumu sıfır kabul edilen öncesini milâttan önce, sonrasını da milâttan sonra diye tarih oluşturulan bir takvimdir.
Bu takvimin belirlenmesi kesin delillere sahip değildir.
Üzerinde tartışmalar yapılmış çeşitli görüşler ileriye sürülmüştür.
Müslümanların hicret yılını başlangıç kabul ederek oluşturdukları takvim kesinlik ifade etmekte olup üzerinde ihtilâf edilen bir konu değildir.
Milletimizin geleneğinde böyle bir yılbaşı kutlaması yoktur.
Osmanlı çok kültürlü ve çok dinli bir topluma sahipti.
Herkes kendi kültür ve dininin gerektirdiği şekilde yaşantısını sürdürmekteydi.
Tanzimattan sonra toplumda bazı değişikliklerin meydana gelmeye başladığını yapılacak araştırma ile anlamak mümkündür.
Özellikle 1930 ve 40’lı yıllardan sonra yönümüzü batıya çevirmemizin etkisiyle yılbaşı kutlamaları artmaya başlamış, resmî ve gayri resmî verilen yılbaşı baloları bu artışa sebep olmuş, teşvik edici bir nitelik kazanmıştır.
Televizyon yayınlarının ülkemizde başlaması yılbaşı kutlamalarının ülkenin geneline yayılmasının hız kazanmasına sebep olmuştur.
Hele şimdiki gibi özel televizyon bolluğu yaşanmayan, tek kanallı devlet televizyonunun olduğu dönemde, 3,5 ay önce darbenin yapıldığı 31 Aralık 1980’i 1 Ocak 1981’e bağlayan yılbaşı gecesi ilk defa televizyonda dansöz oynatılması bazılarınca devrim olarak algılanmıştı.
Oysa bu olay yılbaşında yaşanan çılgınlıklara yeni yeni çılgınlıkların eklenmesine, kültürel yozlaşma ateşinin daha da harlanmasına katkı sunmuştur.
Yılbaşı kutlamalarında nice genç kız ve erkeğin ilk defa bazı kötü alışkanlıklar edinmesi dikkatlerden kaçmamalıdır.
Yılbaşına özgü millî piyangonun tertiplemiş olduğu büyük ikramiye çekilişinin çoğunluğu müslüman olan toplumumuzda büyük heyecanlara sebep olması, rağbet görmesi ki; diyanet işlerinin fetvasına göre de bir kumar çeşidi olarak haram olduğundan müslümanın uzak durması gerekirken bu günaha bulaşmaya istekli davranması maalesef acı bir olgudur.
Toplumumuzda her yılın son günlerinde büyük ikramiyenin kendisine çıkacağını hayal eden milyonlar, nihayet yeni yıla uyanıp hayal kırıklığına uğramakta birkaç günlük hayal kırıklığı sarsıntısını yaşadıktan sonra normal hayatlarına kaldıkları yerden devam etmektedirler.
Bu hayal kırıklığına uğrayanlardan çok çok azı, nimetin, gişesine abla adını takandan deği, nimetin sahibi olandan isteneceğini anlama erdemine erebilmektedirler.
Bir kumar çeşidi olan piyangonun başında millî kelimesinin bulunması ayrı bir garabettir.
Uygun olan millî kelimesinin kaldırılmasıdır.
Son yıllarda piyangonun dışında kumar çeşitleri çoğalmış ve yaygınlaşmıştır.
İnsan zaafını iyi bilen umut tacirleri çeşitli cazip slogan ve reklâmlarla insanları cezbetmeye çalışmakta, kumar oynamaya teşvik etmektedirler.
“Ya çıkarsa”, “çıkmaz deme, sana da çıkabilir” gibi
Sloganlarla insanların beynine, lüks düşkünlüğüne ve zengin olma hayallerine hitap
etmektedirler.
İnsanların yuva yıkan sonunda pişmanlık olsa da kolay vazgeçilemeyen bir alışkanlık ve haram bir işlem olan kumardan kurtulmaları her şeyden önce kendi yararlarına olacaktır.
Her yılbaşı yaklaştığında televizyon muhabirlerinin sokak röportajlarında sordukları
“Size çıkarsa ne yaparsınız” sorularına herkesin kendi görüş ve düşünce yapılarına göre cevap verdiklerine şahit olmaktayız.
Bazıları yapmak isteyipte imkânsızlıktan dolayı gerçekleştiremedikleri çeşit çeşit günahları işleyeceklerini söylemeleri yanında bazılarının da
“Bana çıkarsa, cami yaptıracağım, umreye gideceğim, okul, kütüphane, sağlık ocağı, çeşme yaptıracağım, bir kısmını da ihtiyaç sahiplerine dağıtacağım.” diyerek aslında bir yanlışın içerisinde olduklarını bilmelerinden dolayı vicdanlarını rahatlatmak, yaptıkları işe meşruiyet kazandırmaya çalışmak için söylediklerini duymaktayız.
Haram parayla hacca umreye gidilemeyeceği islâm âlimleri tarafından bildirilmiştir.
İslâm âlimleri nefse uyarak böyle bir paraya sahip olan müslümanın sevap kazanmayı ümit etmeden bu parayı ihtiyaç sahiplerine veya bir hayır kurumuna bağışlayarak, tevbe ederek vebalden kurtulmasını tavsiye etmişlerdir.
Yılbaşı hristiyanlık dünyasında bazı mezhepler tarafından Hz. İsa‘nın sünnet olduğu gün olarak da anılmaktadır.
Bu durum yılbaşına hristiyanî bir ritüel anlamı da katmaktadır.
İster doğumu isterse de sünnet olması olarak kutlansın, kendisine inzal olan kitabına göre de yasaklanmış olan eylemlerle bir peygamberin anılması ve onun adına kutlamalar yapılması uygun değildir.
Bazı kesimlerce çocuklarını sevindirmek için kendilerinin satın aldığı oyuncak ve hediyelerin kiralık noel babalar tarafından verdirilmesi, ve yaygın hale getirilmesi eğiliminin arttığı söylentileri vardır.
Bu durumun gerçekliği küçücük yavruların temiz beyin ve yüreklerinde hristiyanlığa karşı bir sevgi ve sempati oluşturması bakımından tehlikeli ve geleceğimiz adına vahim bir durumdur.
Son yıllarda noel babaların yanına noel annelerde eklenmiştir.
Bu da vahametin katlanarak çoğalmasına sebebiyet verebilir.
İslâm ülkelerinin dışındaki ülkelerde yaşayan gayri müslimlerin arasında vicdan sahibi olanların Gazze‘de Filistinlilere ki içlerinde müslüman olmayanlarda yaşamakta yapılan zulmün, insanlık dışı davranışların zirve yaptığı, soykırımın uygulandığı, masum çocukların, genç yaşlı demeden sivillerin vahşice katledildiği bir dönemde yılbaşı kutlaması ve eğlenceler yapılamaz diye protesto seslerinin yükseldiği, çağrıların yapıldığı bu dönemde, vatandaşlarını müslüman çoğunluğun oluşturduğu ülkelerde bu durumun göz önünde bulundurularak daha da hassas davranılması, kutlama düşüncesinde olanların bu düşüncelerini tekrar tekrar gözden geçirmeleri vicdanlara da uygun olacaktır.
Hele de çok kısa bir zaman önce iki gün içerisinde 12 vatan evlâdının şehit olmasıyla milletimizin yüreği yangın yerine dönmüşken ülkemizde bu konuda hassas davranılması daha da uygun olacaktır.
Müslümanları Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Her kim, bir topluluğa benzerse (onların gittiği yoldan gider, onların işlediği fiilleri işlerse) o da (günah ve sevap bakımından) onlardandır.” (İmam Ahmed hadis no: 2/50) diye uyarmıştır.
Müslümanlar bu uyarıyı dikkate almalı, davranışlarını ona göre belirlemelidirler.
Yüce Rabbimden milâdi 2024 yılının 2023 yılından daha hayırlı olmasını niyaz ederim.
Cumamız hayra vesile olsun.
Selamlarımla.
SPOR
19 Mayıs 2025GÜNDEM
19 Mayıs 2025GÜNDEM
19 Mayıs 2025GÜNDEM
19 Mayıs 2025UNCATEGORİZED
19 Mayıs 2025EKONOMİ
19 Mayıs 2025GENEL
19 Mayıs 2025