Yazımın başlığını oluşturan bu cümle, pazarlamacıların ve reklamcıların çok sevdiği ve çok sık kullandığı âdeta tılsımlı bir cümledir.
Bu cümleye birçok alışveriş merkezlerinin girişlerine yakın olan yerlere astıkları afişlerde
özellikle kampanya dönemlerinde ürün tanıtımı yaptıkları broşürlerde de rastlamaktayız.
Aynı cümleyi kullanmam kâr etme konusunda ortak gibi olsa da farklılık; onların dünyevî kâr amacıyla kullanmaları benim ise uhrevî kazançla ilgili kullanmamdır.
Yaşadığımız hayat çoğu zaman bizlere dünyaya asıl geliş gayemizi unutturabiliyor.
Halbuki bizler, bizi asıl gayemizden uzaklaştıracak şeylere karşı sürekli tedbirli, dikkatli ve uyanık halde olmalıyız.
Ve bunların yol bulup ruhlarımızı kendi ağlarına almasına fırsat vermemeliyiz.
Allah (c.c) önümüze bu günlerde altın bir fırsat koyuyor; bu fırsat üç aylar dediğimiz ki beş kandil gecesinden dördünü içinde barındırmaktadır.
Üç ayların ilki olan Recep Ayı’ nın içerisindeyiz geçen akşam Regaip Gecesi’ ni idrak ettik.
Bu geceyi değerlendirebilenler ahiretleri için güzel bir yatırım yapmış oldular.
Değerlendiremiyenler ömürleri yeterse, niyet ve nasipleri varsa bir yıl sonra tekrarını yaşarken değerlendirmiş olurlar inşaallah.
Allah (c.c) bu aylarda af ve mağfiretini sağanak sağanak yağdırmaktadır.
Bu ayların özellikle de Ramazan Ayı’ nın bütün gün ve geceleri sürpriz feyiz ve bereketlerle dopdoludur.
Bu aylarda bulunan Regaip, Mirac, Beraat ve Kadir geceleri, hiçbir maddî ve dünyevî ölçü ile değerlendirilemeyecek kadar ilâhî ikramlarla donatılmıştır.
İnşaallah önümüzdeki gecelerde gelecek olan mübarek geceleri af, mağfiret ve rahmet olan Ramazan Ayı’nı bu fırsat kaçmaz diyerek değerlendirebilmek nasip olur.
Bilindiği gibi mevsimlik iş yapanlar, iş mevsimini gözetlerler.
Dondurmacının yaz mevsimini, balıkçının av mevsimini ganimet bilip gözetlediği gibi.
Mümin için de üç aylar ve mübarek kandil gecelerinin ahiret kazancını fani ile ebedi olanın kıyaslanamayacağından, kıyaslayamasak da bu fırsatlara benzetebiliriz.
Hepimiz iyi biliyoruz ki, bu dünyanın zararları da kendisi gibi fani ve geçicidir.
Fani olan bu dünyada uğranılan zararları telafi etmek mümkün olabilir.
Ancak mahşer günü ilahî mizan konulduğunda hayır hasenat terazimiz hafif çıkarsa bunun telâfisi yoktur.
Ne yakınlarımızın çokluğu, ne bilek gücümüz, ne zekâmız, ne de makam, servet ve dünyevî itibarımız o teraziyi ağır getiremez.
Mahşer günü hayır terazimizde ağırlık yapacak salih ameller için önümüzde bir fırsat iklimi vardır ve bizler şu an bu fırsat günlerini yaşamaya başlamış bulunmaktayız.
Bu fırsat para pul fırsatı değil, dünya servetiyle alınamayacak kadar değerli olan manevî bir kazanç fırsatıdır.
Diğer zamanlarda dünya meşgalesinin unutturduğu, engellediği manevî kayıpları telâfi etmenin yollarını bulmalı, yüce Rabbimizin biz kullarına engin merhametinin sunmuş olduğu fırsatı kaçırmamalıyız.
Resulullah (s.a.v) Recep Ayı’nın girişinden itibaren;
“Allah’ım (c.c) Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır” diye çokça dua ediyordu.
Bu aylardaki fırsatı kaçırmamak aynı fırsatı bizim
de değerlendirmemiz için uyarıda bulunmuş oluyordu.
Yüce Rabbimden bizlere bir fırsat olarak sunulan bu manevî iklimden “Bu fırsat kaçmaz!” diyerek değerlendiren kullarından olmayı nasip etmesini niyaz ederim.
Cumamız mübarek olsun.
Selamlarımla.
News
