15 Temmuz hain darbe girişimin üzerinden 8 yıl geçti.
8 yılın sonunda birçok vesayet odakları devletten temizlendi.
Hala darbe riski var mı?
Burası Türkiye ve haini çok olan ülke.
Uyuyan/uyutulan hücreler mutlaka vardı.
Yöneticilerimiz sürekli teyakkuz içinde olmalılar.
Kayseri olaylarını sıradan bir adli vaka diye düşünmeyelim.
Yılardır özelikle sosyal medya üzerinden Suriyeliler meselesi köpürtülüyor, olaylar manipüle edilerek bir iç karışıklık çıkarılmaya çalışılıyor.
Devlet ve millet olarak uyanık olmak zorundayız.
Sü uyur, düşman uyumaz.
Yeni oyunlar tezgahlanıyor. Kayseri ilk versiyonu.
16 Temmuz 2016 öncesini hatırlayalım; Gezi Pakı kalkışması, MİT Başkanı Hakan Fidan operasyonu, 17 – 25 Aralık emniyetin darbe kalkışması.
Şunuda ilave edelim; iktidar da Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı, hain FETÖ darbesi kesinlikle başarılı olurdu.
“Efenim bunlar Erdoğan döneminde güçlendi, devlete sirayet etti” masallarını ve Erdoğan kininizi, nefretinizi bir kenara bırakın.
50 yılı aşkın süredir devlettin kılcal damarlarına sızmış bir yapı söz konusu.
Sayın Erdoğan’ın dik, dirayetli ve kararlı duruşu ülkeyi işgalden, iç savaştan kurtarmıştır.
DARBELER MİLLETE YAPILIR
Çok partili hayatla birlikte 1960 yılında başlayan ve başbakanını, bakanlarını idam sehpasına götüren hainlik süreçi hiç durmadı.
Bir takım asker ve hain yapılar milletin seçtiklerini içine hiçbir zaman sindiremedi.
Elerine silah alınca kendilerini; elit, imtiyazlı, ülkenin sahibi gördüler.
Milletin oy verdikleride onlara göre, “çarıklı, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam”lardı.
Her darbe girişimi hanidir ve millete karşı yapılmıştır.
27 Mayıs 1960…
12 Mart 1971…
12 Eylül 1980…
27 Şubat 1997…
27 Nisan 2007…
15 Temmuz 2016…
Kimisi tankla/topla/tüfekle, kimisi muhtıra, kimisi “demokrasiye balans ayarı verdik” diyerek post modern, kimisi de e-bildiri şeklinde geldi.
Tamamı dış kaynaklıdır.
Dünyanın hiçbir yerinde Amerika’dan izinsiz/onaysız darbe yapılmaz/yapılamaz.
Siyonist kafa emperyalist Amerika, insanlık düşmanıdır.
16 TEMMUZ’DA NE OLDU?
Bu aziz millet bir kez daha dünyaya haykırdı: “Bizi bölemezsiniz/parçalayamasınız! Biz 7 düvele ders vermiş müslüman Türk milletiyiz!”
O gece saat 21:00 sularında metrobüsle Bahçelievler’den ilçem Büyükçekmece’ye geldim.
Her zaman oturduğum simit kafeye gittim.
Göz uçuyla da tv.ye bakıyorum.
“Köprüde tanklar var” haberi üzerine sonra birden dikkat kesildim.
Herhalde bir terör operasyonu falan diye düşündüm.
Sosyal medyayı da karıştırınca bir gariplik olduğunu anladım ve hızlıca eve gittim, biraz daha görsel ve yazılı medyayı takip ettim.
Ve bu olağanüstü durumun bir darbe girişimi olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Sosyal medya hesaplarından ve mesaj grubundan mesajlar yayınlayarak, “öleceksek adam gibi ölürüz!”
Pek ne yapacağımı da bilmeden, evladü ıyalle helalleşerek AK Parti ilçe başkanlığa doğru bir arkadaşımla koşmaya başladım.
Saat: 23:00 suları…
Öncesi ve sonrası olabilir.
İlçeye vardığımda bir avuç insanla karşılaştım.
Kısa bir karar sürecinden sonra ilçe emniyet müdürlüğünün ve polis karakollarının önlerine gitmek üzere yola koyulduk.
Kimimiz koşarak, kimimiz bulduğumuz araçlara sıkışarak.
Sonra yüzlerce insan fevç fevç meydanlara ve emniyet birimleriminin binasına doğru akmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması ile birlikte vatandaş meydanları doldurdu ve İstanbul havalimanına geleceğini öğrenince de yürüyerek havalimanına doğru yollara düştü.
Dönemin Büyükçekmece Kaymakamı Musatafa Hulusi Arat’ın AK Parti ve MHP teşkilatlarının haklarını da teslim edelim.
Olağanüstü çaba harcadılar.
Cesur ve vatansever medyanın, yargıçların, asker ve polislerin çabasıda takdire şayandır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüm camilerde okuttuğu selalar da hainlere karşı meydan okumaydı.
Geleneklerimize göre; ecdad cenge giderken, dönüşte ve önemli olayların öncesi/sonrasında sela okuturdu.
Milletimiz darbeye karşı dururken, ülkemizin işgaline karşı cansiperane tankın, topun, tüfeğin, namlunun önünü yatarken; diğer tarafta marketlerin, benzin istasyonlarının, bankamatiklerin önlerinde uzun kuyruklar oluştuğunu sonradan öğreniyoruz.
Ne diyordu Merhum Turgut Özal: Bizim ülkemiz düzelir düzelmesini de başka ülkelerde olmadığı kadar hain ve satılık insan var.”
Perdelerin arkasından durum tespiti yapanlar, telefonlarını kapatanlar, uyumuş gibi yapanlar işin rengi olunca bayraklarla endam eylediler.
“Yiyin birbirinizi” mırıldanmaları ile.
Gece yarıyı geçip darbecilere milletimiz gerekli dersi verdikten sonra meydanlar dolduda doldu.
“Bende oradaydım(!)”
15 Temmuz 2016’da aziz ve iman dolu milletimiz adeta bir direniş destanı yazmıştır.
Bu millette kahramanlar bitmez/bitmeyecek inşallah!
Sonra mı ne oldu?
Siyasetçi, Akademisyen, Polis, Asker, İşçi, emekli, kadın, genç 252 vatandaş hainler tarafından şehit edildi.
3 bine yakın (çoğu ağır) insanımız yaralandı.
Daha sonra mı?
At izi it izine karıştı!
En çok bağıran kahraman sayıldı.
Reis, etrafında ki 3-5 samimiyle kaldı.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hiçbir lider ortada yokken İstanbul havalimanını kuşatan askerlerle pazarlık yaparken görüntülendi.
“Darbe olursa tankın üstüne ilk çıkan ben olurum” diyen Kılıçdaroğlu, askerlerle yaptığı pazarlık sonucu havalimanında ayrılarak dönemin Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun evine gitti.
Terliklerini giydi, kahvesini yudumlayarak daha sonra “Tiyatro, Kontrolü Darbe” dediği hainlerin kazanmasını (mı) bekledi.
(Görüntüler basına servis edildi.)
Oysa Kılıçdaroğlu, havalimanın da kaçmayıp, darbeci askerlere karşı dursaydı/durabilseydi kahraman lider olarak tarihe geçecekti.
Ayağına kadar gelen tarihi fırsatı kaçırdı.
Tankın üzerinde hatıra fotoğrafı bile çektirseydi belkide bugün ülkeyi yönetiyordu!
DARBENİN HER TÜRÜNE KARŞI ÇIKARIZ
Bir diğer konu ise darbenin emir komuta zinciri içinde yapılmadığı dolasıyla karşı durmamız gerekir gibi bir kanaat oluşturuldu ki, son derece yanlış bir söylemdi.
Darbe hangi saikle, kim/kimler tarafından kime yapılırsa yapılsın bu aziz millet dimdik karşısında durmaya devam edecektir.
Milletin seçtiklerini kurda kuşa yedirme dönemi bitti. Meydanlar boş değil.
Domatese, patatese, soğana satılık ülkemiz yok!
İster emir komuta zinciri içinde olsun, isterse kısmi; bu iman bu millete oldukça önüne çıkan hainleri devirir geçer.
FETÖCÜLER KARAKOLDAN, MAHKEMEDEN ALINDI MI?
AK Parti eski milletvekilleri ve MKYK üyelikleri yapmış iki isim Şamil Tayyar ve Metin Külünk yıllardır sesleri çıktığı kadar her platformda ifade etmekten imtina etmiyorlar: “Hatırlı bazı FETÖCÜLER karakoldan, mahkemeden alındı.”
Kim bu FETÖCÜLER? Makul cevap hakkımız değil mi?
Böyle bir durum vaki ise vallahi billahi o şehitlerin aziz ruhu, vebali, hatırası ve bakiyeleri her yeri yakar!
“Eyyy şehit oğlu şehit!…”
Bu vatan, bu bayrak, bu imam uğrunda tereddüt etmeden can verenlere rahmetler, gazilerimize selam olsun!
Ülke, millet, ümmet size minnettardır.
Saygılarımla.
SPOR
19 Mayıs 2025GÜNDEM
19 Mayıs 2025GÜNDEM
19 Mayıs 2025GÜNDEM
19 Mayıs 2025UNCATEGORİZED
19 Mayıs 2025EKONOMİ
19 Mayıs 2025GENEL
19 Mayıs 2025