Yıllardır birçoğumuzun şikâyetçi olduğu, zaman zaman sorunu çözmekle yükümlü ve yetkili olanların da şikâyetçi olduğu bir dert…
Büyükşehirlerimizin, büyük ilçelerimizin, dünyanın sayılı büyükşehirlerinden olan İstanbul’un sorunlarından biri.
Evet, “Yaya kaldırımı işgalleri” bahse konu olan.
Kaldırım işgallerinden dolayı kaldırımda yürüme imkânı bulamayan yayaların araçların seyir halinde olduğu caddelerde, yollarda yürümek zorunda kalıp hem kendilerini hem de araç sürücülerini tehlikeye atmaları hafife alınacak bir sorun değildir.
Hiç kimse keyfi olarak kendisini tehlikeye atmaz.
Yaya ne yapsın?
Kendisi için ayrılan kaldırımlar çayevi, kafeterya, pastane, lokanta, ucuz halk pazarı, manav vb. İşyerlerince işgal edilmiş durumda.
Ayrıca kaldırımlara park edilen araçlar.
Bir de çapraz olarak park edip kaldırımı tamamen kapatanlar.
Bu davranışlarıyla kaldırımı çıkmaz sokak haline getirmekteler sadece tabelâsı noksan.
Bunların yanında inşaatçıların malzemelerini kaldırımlar üzerine yığmaları ve yaymaları hele de
Metrelerce uzunlukta olan demirler günlerce kaldırımı kullanılamaz hale getirmektedir.
Hal böyle olunca yaya cadde trafiğinin aktığı alana girmek zorunda kalmaktadır.
Yaşlılar, engelliler ve çocuk arabasıyla birlikte yanında diğer küçük çocuklarıyla yürümek zorunda kalan bir anne için bu durum ne kadar zor ve tehlikelidir!
İnsan düşünürken bile irkiliyor.
İrkiliyor çünkü; böylesi durumlardan dolayı yaşanılan yaralanma, bazen de ölümle sonuçlanan kazaları televizyon ve gazetelerden haber almaktayız.
Kaldırım işgali kabahatler kanunu kapsamındaki suçlar arasında yer alıyor.
Buna göre belediyeler, belediyeler kanununun 38. maddesine göre ceza kesebiliyor.
Arada bir ceza uygulaması olsa da cezaların parasal değerinin fazla olmayışı caydırıcı bir özellik taşımıyor.
Kaldı ki belediye gelirlerinde “işgaliye parası” diye bir gelir kalemi de mevcut.
Belediye işgaliye ücreti alıyor.
Yasal bir sınır belirliyor.
Ama işgal eden nasıl olsa işgaliye ödedim deyip işgal alanını daha da genişletiyor.
Bizim esnafla ve kazancıyla bir sorunumuz olmaz.
Elbette esnaf da bu toplumun bir parçası ve gerçeği tabii ki ticaretini yapacak ekmeğini kazanacak.
Biz sadece insaflı olunsun diyoruz.
Kimse kimsenin hakkını ihlâl etmemesini istiyoruz.
Araç trafiğine kapalı olan kaldırım işgalleri nispeten diğer işgallerden farklılık göstermekte, yayalar için tehlike oluşturmadığından toplum vicdanında bir miktar hafifletici neden olarak sayılabilmektedir.
Buraya kadar geçici işgallarden bahsettik.
Bir de kalıcı işgaller var; elektrik trafoları, çöp konteynerleri, telefon şebekelerine ait kutular, kaçak veya izinli büfeler gibi.
Bu nahoş durumlardan biri de yayaların kaldırım işgalleri; şöyle ki yayaların yürürken tanıdıklarıyla karşılaşınca kaldırımın orta yerinde dakikalarca sohbet etmeleri.
Bu durum gruplar halinde olunca daha da çekilmez hale geliyor.
Üstelik yapılan uyarılara aldırış edilmiyor.
Aldırış şöyle dursun zaman zaman uyaran ile uyarılanlar arasında kavgaya varacak tartışmalar yaşanıyor.
Huzurlu bir toplumun oluşturulması için birçok sorunun yanında kaldırım işgalleri sorununun da çözüme kavuşturulması gerekir.
FİLİSTİN İŞGAL ALTINDA
Kaldırım işgallerinden bahsederken 75 yıldır Filistinli din kardeşlerimizin topraklarını işgal eden, 17 yıldır Gazze‘yi dünyanın en büyük hapishanesi haline çeviren, insanlık suçu işleyen, yaşlı, engelli, çocuk, kadın demeden sivil halkı da hedef alarak şehri harabeye çevirme girişiminde bulunarak bombalayan, bunun yanında elektrik, su, gıda ve ilaç ihtiyaçlarının karşılanmasına imkân tanımayarak vicdansızlığın ve zulmün zirvesini yaşatan ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’nın kudsiyetini çiğneyen devlet olduğunu iddia etse de âdeta bir terör örgütü özelliği taşıyan İsrail‘in işgali hatırımızdan çıkmamakta, islâm ülkelerinin pasiflikleri de bir acizlik olarak kalpleri yaralamaktadır.
Lakin kalbimizle bu hazin duruma buğz etmekten ve mazlumların kurtuluşu için dua etmekten başka bir şeyde elimizden gelmemektedir.
İki milyara yakın müslümanların bir araya gelip üfürmeleri halinde yelin, birer kova su dökmeleri halinde selin alacağı İsrail’in bu zulmüne devam etmesi islâm âlemi için bir utanç sebebidir.
Yüce Rabbim uykuya dalmış olan ümmet-i Muhammed’e uyanmak ve birlik olup bu sorunu ortadan kaldırmak nasip eylesin.
Cumamız hayra vesile olsun.
Selamlarımla.
SPOR
09 Şubat 2025GÜNDEM
09 Şubat 2025GÜNDEM
09 Şubat 2025GÜNDEM
09 Şubat 2025UNCATEGORİZED
09 Şubat 2025EKONOMİ
09 Şubat 2025GENEL
09 Şubat 2025