DOLAR 33,9818 0.11%
EURO 37,7251 -0.39%
ALTIN 2.726,78-0,69
BITCOIN 18519060,78%
İstanbul
23°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Emin BATUR

Emin BATUR

03 Eylül 2024 Salı

Camiye sığınan Ateist

Camiye sığınan Ateist
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CAMİYE SIĞINAN ATEİST

VE

MAZBUT AİLE KIZI ARAYAN HAYLAZ

Tatil

Notlarıma kaldığım yerden devam ediyorum.

Geçen hafta

Antalya B. Şehir belediyesinin sebep olduğu su sıkıntısından bahsetmiş ve CHP’nin

Belediyeler de iktidar olmasının en görünür halinin “susuzluk” olduğunu söylemiştim.

Bundan dolayı otellerin neler çektiğini anlatmaya kalksam yazı pehlivan tefrikasına döner.

Bundan dolayı burada kesiyorum.

Bu sefer iki ilginç olaylarda bahsedeceğim.

DOSTLAR

Kemer Tekirova’ya gide-gele birçok dost edinmiş bulunuyorum.

Bunların arasında cami imamımız da var.

Kendisi ile çabuk ünsiyet kurduk.

Akşamları çay eşliğinde sohbet ederken başından geçen ilginç olaylardan bir-ikisini bize anlattı.

Kendisinden dinleyelim:

ATEİST

Antalya’nın meşhur yağmurlarının yağdığı bir günde gece saat 1-2 civarı meşrutanın (lojmanın) kapısı çaldı.

Kapıyı açtığımda sırılsıklam olmuş biri karşımda duruyordu.

Bir-kaç arkadaşıyla motosikletle geziye çıkmış ama beklenmedik bir yağmura tutulduklarını söyledi

Ve

Cami de kalabilir miyiz?

Diye ricada bulundu.

Ben de ‘Olur tabi.. buyurun!’ diyerek camiyi onlara açtım.

Isınmaları için klimaları da açarak eve çıktım

Ama içimden

Bunlar şimdi açtır” dedim. “Hanımı kaldırarak tarhana çorbası yapmasını söyledim.

Camiye indiğimde ıslak urbalarını çıkarmış kurutmaya çalışırken, üzerinde buharı tüten tarhana çorbasını gördüklerinde gözlerine inanamadılar.

Ya hu biz kaza falan geçirdik de cennete miyiz?

Diye birbirleri ile şakalaşırken, içlerinden biri;

– Hocam biliyor musunuz?

Ben ateistim!

Dedi.

Ben de ona “Olabilir! Neticede bir insansın ve şu anda yardıma ihtiyacın var.

Ben de elimden gelenini yapmaya çalışıyorum” dedim.

Bu sefer;

– Hocam camiye sığındım diye fikrimi değiştirdiğimi sanma!

Dedi.

İçimden “La havle vele..” çektim.

Be adam ben sana ne olduğunu sormadım!

Yaptığım iyilikten dolayı da fikir değiştirip değiştirmediğini de sormadım

Ama insanoğlu böyle işte.

Bazıları boşboğazlık etmeden duramıyor…” Diyerek hayıflanmıştı.

HAYLAZIN BİRİ

“Yine bir gün

Din hakkında ileri-geri konuşan

(Din derken İslam dinini kastediyoruz.

Yoksa bu tipler Hristiyanlık, Yahudilik, Ermenilik aleyhinde konuşmaya cesaret edemezler)

Ve

Çokça da içki içtiğini duyduğum biri bana gelerek

Hocam bildiğiniz şöyle eli yüzü düzgün biri varsa evlenmek istiyorum.

Benim takıldığım çevrede öyle bir kız bulamıyorum da…

Dedi.

Bak sen hele!

Bekarken istediği gibi gezip tozacak ama evlenirken eli-yüzü düzgün namuslu olacak biri arıyor.

‘Olur! Bulursam haber veririm’ Dedim. Başka ne diye bilirdim ki?”

CAMİ VE CEMAAT

Bu arada sayfiye (yazlık) yerlerinde

Camiyi doldurmak gittikçe zorlaşıyor.

Cami sadece cuma günleri dolup taşıyor.

Benim olduğum günlerde vakit namazlarında bir saf ya doluyor veya dolmuyordu.

Gelen cemaat de benim gibi oraya tatil yapmaya gelmiş veya mevsimlik işçilerdi.

Bunların arasında Türk Cumhuriyetleri’nden gelenleri görünce seviniyordum.

Demek ki, Türk Cumhuriyetleri’nde yeni nesil tekrar özüne dönüyor.

Hocaya;

Kışın cemaat ancak 3-4 kişi olur!

Dediğimde

– Evet!

Dedi. Çünkü çevredeki evler mütemadiyen pansiyon türü konaklama yerlerine dönüştüğü için cemaat azalıyor.

Mesela en son -yandaki pansiyonu göstererek- oradan cemaate 3 kişinin geldiğini ama şimdi uzak yerlere taşındıkları için gelemediklerini söyledi.  

IRKÇILIK

BULAŞICI BİR HASTALIKTIR

Akşamları

Çocuklarla caddede bir-iki tur atmaya çalışıyoruz.

Hediyelik eşya, lokum, tatlı türü şeyler satan

Dükkânlardan birine girdik.

Alış-verişi yaparken dükkân sahibi çocuklara bir tatlı türü ikram ettikten sonra bize dönüp;

– Biliyor musunuz, bu tatlıyı evde annem yapıyor!

Dedi.

Hoşumuza gitti tatlıdan da aldık.

Derken ayaküstü sohbet biraz daha uzadı.

Kazakistan’dan geldiğini, yirmi yıldır burada esnaflık yaptığından falan bahsettikten sonra,

Bu Suriyelilerin işi ne olacak?!

Diye dert yanmaz mı?

Hâlbuki

Daha önce bahsettiğim gibi, ihtiyaç olduğu halde buradaki esnaf olsun oteller olsun Suriyeli çalıştırmıyor. İhtiyaç olduğu halde çalıştırmıyorlar.

Nitekim

Senelerdir gidip-geliyorum tek bir Suriyeli görmedim.

Geçen sene geldiğimde cami ve tuvaletleri temizleyen Mısırlı gariban biri vardı, onu da Suriyeli sandıkları için müftülüğe şikâyet edip gönderdiler.

Tek bir Suriyeli yok yani

Ama

Bu arkadaş bile ve kendisi de dışarıdan geldiği halde “Bu Suriyeliler ne olacak?!” diye hayıflanıyor.

Normalde “göçmen dayanışması” gereği Suriyelilere sahip çıkması gerekirken ırkçılık hastalığı ona da bulaşmış dert yanıyor.

MALUM MEŞHUR KÖFTECİ

Yolda giderken fiyatları makul diye meşhur köfteci de mola vermiştim.

Malum olduğu üzere

Meşhur köftecinin servisi çok hızlıdır

Ama ilk defa masada beklediğimi.. garsona bir iki seslendiğim halde servis açmadıklarını.. ayağa kalkıp ikaz etmek zorunda kaldığımı gördüm.

Tuvaletleri kirli, lavabonun biri tıkalı, kâğıt havlu makinasının da biri çalışmıyordu.

Yani demek istediğim

Hızlı servisi ile maruf köfteci bile eleman sıkıntısı çekiyordu

Ama Suriyeli çalıştırmıyor.

ATATÜRK POSTERİ

Tam aksine

Yaranmak için hiç de gerekli olmayan bir yere Atatürk posteri asmış.

Malum olduğu üzere ‘Hesaplı Kasap’ diye bir bölümü var.

Böyle bir yerde Atatürk posteri ne alaka…

Ama dedim ya; “mahalle baskısı” onu da etkilemiş.

Aynı şeyi birkaç yerde daha gördüm. Mesela gittiğim başka bir lokantada halk TV açık ve yine koca bir Atatürk posteri.

İstanbul’da da benzer şeyler görmüştüm.

Bilhassa CHP’nin ezici çoğunlukla kazandığı yerlerde halk TV veya Sözcü TV’nin akşama kadar açık olduğunu.. Atatürk büstlerinin masalarda ve posterlerinin asılı olduğunu gördüm.

Bu esnafın bir kısmının Atatürk sevgisi vs. ile de alakası olduğunu da sanmıyorum.

Bu işler tamamen “duygusal işler

Yani müşteri kapma uyanıklığı…

Yaygınlaştığı için bu mevzuyu

Nasip olursa başka bir yazıda ele almak istiyorum.. şimdilik bu kadar.

Vesselâm…

Devamını Oku

Türk takımları, Avrupa ve çöpe atılan milyonlar

Türk takımları, Avrupa ve çöpe atılan milyonlar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

BAŞAKŞEHİR’E

BU HINCINIZ NEDİR

Futbolla  

Fazla ilgim yok ama bazen öyle haksızlıklar görüyorum ki, sessiz kalamıyorum.

Başakşehir

Avrupa liginde yapmış olduğu son 2 maçın birini berabere diğerini 2-0 gibi net bir galibiyetle alarak tur atladı.. ülke puanına 4 puan kazandırdı

Ama manşetlerde

Sanki ülke puanına katkı sağlayan Başakşehir değil de Trabzonspor, Galatasaray vs. diğer takımlar yer alıyor.

MANŞETLER

Üstelik bu manşetler maç öncesi başlıyor.

Dün

Daha ne Beşiktaş ne de Trabzonspor’un maçı başlamadan gazeteler öyle manşetler atmıştı ki… İşte şöyle esecek.. böyle yaparsa şöyle tur atlayacak falan kabilinden şeyler.

Daha neticesi belli olmamış maçı göklere çıkarıyorlar.

Bu sırada Galatasaray ise yenilmiş

Hem ülke puanımız gitmiş hem de spora kara bir leke olacak şeylere sebep olmuş ama hala GS manşette.. Hem de sürmanşette.

Neredeyse

Kaleci Muslera sevinen rakip takımın oyuncusuna öyle muhteşem bir tekme attı ki…” diye yazacaklar.

Türk futbolu adına o olaylardan utanacaklarına sürmanşetten resimli olarak yayımlıyorlar.

Halbuki Başakşehir ise;

Maçı yapmış, net bir skorla kazanmış.. tur atlamış ama ondan ya hiç bahsedilmiyor veya tek satırla geçiştirilmiş.

NEDEN?

Çünkü

Başakşehir Türk futbolundaki kurulu düzeni bozuyor.

Türk futbolu FB, GS, BJK üzerine kurulu. Diğer takımların hepsi figüran.

TS ise son zamanlardaki medya – sermaye – siyaset gücü ve arkasındaki fanatik taraftarlarından dolayı onu da “lütfen” aralarına aldılar

Ama bir şartla…

O da onlar gibi bol keseden transfer yapacak.. o da onlar gibi yabancı futbolculara ağırlık verecek.. o da “sisteme” dahil olacak.

Bakıyorum da TS bunu kabullenmiş gibi.

Artık TS’da efsane oyuncular yetişmiyor.

Nerede o Hami Mandıralı.. Suat Özyazıcı.. Şenol Güneş.. Gökdeniz Karadeniz.. Fatih Tekke ve diğerlerini yetiştiren Trabzon

Ve nerede

Şimdiki kadrosunda 17 tane yabancı futbolcusu olan Trabzon.

DÖKÜLEN TAKIMLAR

ÇÖPE ATILAN MİLYON DOLARLAR

Bakıyorum da

GS’ın karşısındaki takım bir mahalle takımı gibi bir şey. İsviçre’de de bu sezon ligin dibinde. Tüm takımı toplasanız GS’ın bir futbolcuya harcadığı para etmez

Ama GS kendi sahasında bu takıma yenilip eleniyor.

(İsviçre takımının toplamı 13 milyon € … Galatasaray’ın sadece Icardi’ye ödediği para 14 milyon € )

Türk futbolunda

Yazılacak çok şey var.

Burnuma kötü kokular geliyor ama bu işten fazla anlamam.

Bu işten anlayanların müdahil olması lazım

Yoksa

Yazık oluyor çöpe atılan paralara

Yazık oluyor taraftara (dün Trabzon seyircisine ekrandan da olsa şahit oldum. Üzülmemek elde değil)

Yazık oluyor Türkiye’ye…

Devamını Oku

Algı var, peki ya hizmet? Hoş geldin CHP!

Algı var, peki ya hizmet? Hoş geldin CHP!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

HOŞ GELDİN CHP…

Eğer yaşadığınız şehir veya beldede

İşler ters gitmeye

Belediye hizmetlerinde aksamalar görülmeye başlandıysa

Hiç düşünmeden

O belediyenin %90 ihtimalle CHP yönetiminde olduğuna karar verebilirsiniz.

SUSUZLUK

Boğaz’da kaçak yapılaşma,

Hiçbir yatırım yapmadıkları için yaşanan trafik yoğunluğu,

Ak Parti’nin yaptığı arıtma tesislerini çalıştırmayarak, atıksuyu olduğu gibi denize vermek gibi işler hep CHP’nin iktidar olduğuna işarettir

Ama en önemli işaret susuzluktur.

Susuzluk

Haricindeki başarısızlıkları hemen fark edilmiyor.

Bunun 2 nedeni var.

Biraz sonra arz edeceğim ama önce CHP’nin yıllar sonra bana su çilesini yaşattığı için “Hoş Geldin CHP” dedim.

SU ŞEHRİ ANTALYA’DA

SUSUZLUK ÇEKİLİYOR

Genellikle her yıl dostlarımızın bulunduğu Kemer – Tekirova’da kısa süreli de olsa tatil yapıyorum.

Kaldığımız pansiyonda 2 – 3 gün önce sular kesilince

Bunun basit bir arıza olduğunu sanıp

Pansiyonu işleten dostumuz Kazım Bey’e suyun ne zaman geleceğini sorduğumda öyle şeyler anlattı ki, beni alıp taa 90’lı yıllara.. CHP’nin İstanbul’u yönettiği yıllara alıp götürdü.

TEKİROVA’DA 1 AYDIR SU YOK

Meğerse

Kazım Bey gibi Tekirova’nın yüksek yerlerinde oturanlar 1 aydır susuzluk çekiyormuş. (Yükseklik dediğim denizden 30-40 metre yüksekte.
Yani İstanbul’da sıradan bir apartman boyu kadar)

Sular gece 12’den sonra gelip sabaha doğru 4 civarında kesiliyor. O saate kadar hanımla nöbet tutuyoruz” dedi.
Tazyiksiz gelen suyla çamaşır makinesi vb. çalışmadığından dert yanınca anladım ki, 90’lı yıllarda yaşadıklarımızın aynısını şu anda kendileri yaşıyor.

Halbuki

Antalya su bakımından en zengin illerimizden biri.

Manavgat suyu tek başına yeterli

Ama

Tekirova’nın Manavgat suyuna da ihtiyacı yok.

Hemen yanı başında dağın eteğine kurulmuş BEYCİK var.

Bu mahalleye çay içmeye gittiğimizde her taraftan suyun fışkırdığını.. bol bol  çeşme ve derelerden şeker gibi kaynak suyunun aktığını gördük.

Değerli dostum sınıf arkadaşım Haluk bir ara bana şöyle demişti:

“Beycik’in herhangi bir yamacına 2 metre boyunda hortumu sok.. al sana buz gibi kaynak suyu…”

İşte Tekirova böyle bir yerde susuzluk çekiyor.

TELAŞ

Tekrar mevzuyu döneyim:

Yüzümü yıkamak için elimi uzattığım musluktan “tısss” sesi gelince camiye gidip orada abdest alayım dedim ama oranın da suları kesikmiş.

Pansiyona döndüm çocuklar acıkmış pide gibi şeyler istiyorlar.

Pideciye gittim kapalı.

Su olmayınca ne diye açsın ki.

Bu arada

Tekirova’da onlarca otel var.

Bunların içinde 10 – 15 tanesi 5 yıldızlı.

Yani her birisinde 1000 ila 2000 kişi tatil yapıyor.

Bunların ne hale düştüğünü.. nasıl köpürdüklerini.. işletmecilerin CHP’ye neler dediklerini söylemeye gerek yok.

Ki,

Bunların çoğu CHP’li ama “kendim ettim kendim buldum” çaresizliği içindeler.

Neyse,

Bu çaresizlik içinde

Birden kendimi toparladım.

Öyle ya; CHP’nin iki dönemdir yönettiği bir ildeydim.

Başka ne beklenirdi ki. İşte o zaman içimden gayri ihtiyari “Hoş geldin CHP” dedim.

İZMİR

Yukarıda halkın

CHP başarısızlıklarını 2 nedenden dolayı görmediğini söylemiştim.

Birincisi

İzmir gibi bir yerde yaşıyorsanız

Ve Ak Parti belediyelerinin hizmetlerinden haberdar değilseniz.. CHP belediyesinin her türlü başarısızlığını görmez bunu rutin bir şey sanırsınız.

ÖLÜ BALIKLAR KIYILARA VURUYOR

Mesela

İzmir körfezi yıllarca kokar ama İzmir seçmeni bunu bir başarısızlık olarak görmez gider yine reyini (oyunu) CHP’ye verir.

En son bu kirlilikten dolayı balıklar zehirlendi.. ölü balıklar kıyıyı vurdu. Bakalım İzmir halkının buna tepkisi nasıl olacak?

GELELİM İSTANBUL’A

CHP’nin başarısızlığı İstanbul gibi bir yerde de kısa sürede görülmez. Gören görür de ben yine “görülmez” diyeyim.

Neden görülmez?

Çünkü Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey İstanbul’a başkan seçildiği 1994’ten beri İstanbul’a gözü gibi bakıyor.

İstanbul’un hemen hemen tüm altyapısını yeniledi.

40 yıllık su ihtiyacını çözdü.

CHP TEKİROVA’YA

10 KM’LİK YERDEN SU GETİREMEZKEN…

Ak Parti Bulgaristan sınırındaki Istranca dağlarından ve Düzce ilindeki Melen Çayı’ndan İstanbul’a su getirdi. Hem de ne su… Boruların içinden araba geçer.

Birisi batıda diğeri doğuda olan her iki projenin İstanbul’a olan mesafesi yaklaşık 200 km.

Bugün İstanbul’da su problemi yaşanmıyorsa Ak Parti’nin zamanında yapmış olduğu yatırımlardan dolayıdır.

PEKİ, CHP NE YAPIYOR?

Reklam… Evet sadece laf ve reklam.

Mesela;

İBB başkanı ne demişti?

Dünyanın en çok metro yapılan şehri” diye reklam panolarında güleç bir yüzle poz vermişti.

Yani Ak Parti’nin yaptığı metrolara da sahip çıkıp sanki kendisi yapıyormuş gibi algı oluşturmuştu.

Bunun üzerine hükumet “la havle…” deyip kendi yaptığı metro simgesini “M” den “U” ya çevirmişti.

Ben bu tür uyanıklıkları sadece İmamoğlu’na has sanıyordum.

CHP HEP AYNI

Ama öyle değilmiş.

Yine Tekirova’dan örnek vereyim.

Belediye

Tekirova’nın girişinde panoya dev bir “Hayırlı Olsun” afişi asmış.

Neymiş?

Belediye kapalı Pazar yapmış.

Ben de gidip taze meyve falan almak için

Kazım Bey’e kapalı pazarın nereye kurulduğunu sordum.

Hayretle

Ne pazarı?

Dedi.

Kapalı Pazar yapılmış ya!

Dedim.

Güldü.

Yok öyle bir şey dedi. “Yapılacak” mış… Kim bilir ne zaman yapılacak.

Hayret ettim. Yapılmamış bir yatırıma açılışı yapılmış gibi “Hayırlı olsun” diyor.

CHP seçmeni

Bu kadar aldatılmaya daha ne kadar tahammül edecek bilmiyorum.

Tatil beldesinden notlarım bitmedi.

Gece camiye sığınan ateist.

İçki içmesi ve hatta dini değerlere karşı lakayt.. dini değerler hakkında ileri geri konuşan birinin evlenmek istediğinde cami imamından yardım istemesi… Çünkü yaşadığı çevrede güveneceği eli yüzü düzgün bir kız yokmuş.

Bu vb. notlarımı da inşallah gelecek yazıda arz edeceğim.

Devamını Oku

Recep Tayyip Erdoğan’ı AK Parti’yi istemeyenler kimler?

Recep Tayyip Erdoğan’ı AK Parti’yi istemeyenler kimler?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

MUCİZE

BAŞKA NASIL OLUR

Ak Parti’nin

22 yılda ülkemize kazandırdıklarını normal şartlarla anlatmak mümkün değildir.

Buna -halk diliyle- ‘mucize’ diyerek anlatabiliriz.

Neden?

ÜLKELER NASIL KALKINDI

BİZ NASIL KALKINDIK

Bir ülke

Sadece siyasi iktidarlarla kalkınamaz.

Devletin dinamik organları destek verirse eğer.. o zaman kalkınır.

Peki, bizde böyle bir şey oldu? Hayır! Buna rağmen Ak Parti 22 yıllık kesintisiz kalkınmayı nasıl başardı ona bakalım:

NEDEN “MUCİZE” DİYORUM

Maalesef Ak Parti

İktidara geldiğinde (2003) devletin anayasal kurumları dahil

Ülkenin tüm dinamik baskı grupları Ak Parti ’ye destek vermek şöyle dursun.. cephe alarak başarısız olması için ellerinden gelenini yaptılar.

KİM BUNLAR

– Başta Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer

– MGK

– Yargı (HSYK) Daha sonra bunun FETÖ’cülerle dolu olduğu anlaşılacak ama o günkü şartlarda Ak Parti lideri Erdoğan’da bir müddet bunlarla beraber yürümek zorunda kalmıştı.

Eğer MGK ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında dursaydı; daha 2003’te FETÖ’nün tasfiyesine başlanmış olacaktı.

– Anayasa Mahkemesi.

Bu mahkeme iki defa Ak Parti’yi kapatmak istedi.

Takdiri ilahi 1 oyla kapanmaktan kurtuldu.

Ak Parti’nin nasıl muhataralı bir ortamda icra-i hükumet yaptığı buradan anlaşılıyor.

– Yargıtay

– Danıştay

– Sayıştay

BÜROKRASİ

Listeyi biraz daha uzatmak mümkün ama gerek yok. Buna kısaca “BÜROKRASİ Ak Parti’ ye karşıydı” diyelim yeter.

Peki,

Bürokrasi bugün hükumete ayak uyduruyor mu? Maalesef buna da “Evet” diyemiyorum.

Gördüğüm ve duyduğum kadarıyla bürokrasi dün de Ak Parti’ ye karşıydı bugün de.

Mevzu dağılmasın diye nedenlerine girmeyeceğim. Maksadım Ak Parti tüm bu zorluklara rağmen nasıl büyük bir başarı kazandığını anlatmak.

BAŞKA KİMLER AK PARTİ’YE KARŞIYDI?

Başta sermaye grupları TÜSİAD vs.

Medya…

Baro.. Mühendis odaları.. Tabipler Odası vs. vs. vs. bilinen tüm baskı grupları

Dün de karşıydılar bugün de…

NELER KAZANDIK

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve kadrosu

yukarıda saydığım tüm engellemelere rağmen 22 yılda ülkemizi nereden nereye getirdiğini kategorik olarak 4 maddede özetlemeye çalışayım:

1- Teknolojide ülkemizi taa diplerden alıp dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasına soktu.

Artık eskisi gibi elimizdeki paramızla gelişmiş ülkelere karşı boynumuzu büküp silah vb. teknolojik ürünler dilenmiyoruz.

Hemen hemen

Bize gerekli tüm silah ve teknolojik ürünleri ülkemizde üretebiliyoruz.

2- Ak Parti artı ülkemizin makus talihini değiştirerek muazzam altyapı projelerini hayata geçirdi. Böylece ileri ülkelerin seviyesine hatta birçok konuda onların seviyesinin üstüne çıktık.

Buna örnek olarak otoyollarımız ve havalimanlarımız gösterilebilir. Bugün geldiğimiz noktada İstanbul havalimanımız Avrupa’da birinci otoyollarımız ise Almanya hariç tüm Avrupa ülkelerinden daha üstün durumda.

Bundan başka;

Dünyanın sayılı barajlarını, sulama kanallarını, hastanelerini, başta Marmaray olmak üzere köprü, viyadük ve muazzam tünellerini, her ile üniversite, hızlı trenler, uzaya fırlatılan yerli ve milli uydular ve daha sayamayacağım yüzyılda yapılamayacak yüzlerce hizmeti tüm engellemelere rağmen Ak Parti yapmayı başardı.

3- En önemlisi;

Bu ülkenin kahir ekseriyetini teşkil eden Müslüman mütedeyyin halkımız.. horlanmadan aşağılanmadan, dininin vecibelerini yerine getirebildiği ve bu ülkede birinci sınıf vatandaş olduğunu Ak Parti döneminde yaşadı.

Mesela;

Çocuklarımızın sorunsuz bir şekilde üniversiteye başörtüsü ile gitmelerini sağladı.

Bunu bugün hafife alanlar var

Ama

O günkü Türkiye’ye gittiğimizde Başbakanın bile çocuklarını başörtüsü ile okutamadığını bunun için yurtdışına gönderdiğini,

hatta başbakanın eşi ülkenin ‘First Lady’ si Emine Hanım’ın GATA’ya Nejat Uygur adlı tiyatro sanatçısını ziyarete gittiğinde içeri alınmadığını, kapıdan çevrildiğini bugün kaç kişi bilir…

Bu örnekten çıkarak o günlerde nasıl bir Türkiye’de yaşadığımızı hayal edin.

Şimdi ise;

GATA’daki doktor ve hemşireler hatta rektör bile başörtülü.

Bugün başörtülü subay, pilot, polis, vali ve kaymakamlarımız var.

Bunlar hep Ak Parti’nin gerçekleştirdiği sessiz devrimlerdir.

Ülkenin mütedeyyin insanlarına yapılan hizmet sadece bu değil.

Kur’an kurslarından okullarda çocukların dini eğitim derslerine kadar birçok iyileştirme yapıldı.

4- AYASOFYA,

IMF,

BM,

SİYONİSTLERE VERİLEN CEVAP vs.

Ayasofya…

Bizim için Kızıl Elma idi.. açtı.

Taksim’e cami yapılamaz dediler.. yaptı.

Çamlıca Camisini Anadolu yakasının adeta kubbesine kondurdu

IMF’yi parasını cebine sıkıştırıp kovdu

BM’de tüm müstekbirlerin gözünün içine bakarak dünyanın 5’ten büyük olduğunu haykırdı

Siyonizm temsilcisini tüm dünyanın gözü önünde haddini bildirerek, sözlerini tokat gibi suratına yapıştırdı.

NETİCE;

Ak Parti,

tüm engellere rağmen 22 yılda bunları yaptıysa, bir de batı ülkelerinde olduğu gibi engele çengele takılmadan yoluna devam etseydi daha neler yapardı Allah bilir.

Kaldı ki, bu saydıklarım Ak Parti’nin hizmet dökümü değil.

Daha saymadığım o kadar çok şey var ki… Hepsini yazsam sayfalar yetmez.

Mesala;

15 Temmuz hain darbesi var  

FETÖ ile içeride ve dışarıda olan mücadele var.

PKK ile içeride PYD/YPG ile dışarıda olan mücadele var.

Tarihin kaydettiği ve ülkemizin 11 şehrinin yıkıldığı en büyük deprem var.

Korona/Pandemi süreci var

EYT var.

16 milyon emekli 4-5 milyon sosyal yardım alan var.

Hendek – Kobani kalkışması var.

Gezi Parkı ile hükumetin düşülmek istenmesi var.

MİT TIR’larını durdurulup ülkenin kaosa sürüklenmek istenmesi var.

Yani var oğlu var.

Ben kısacık değinmeye çalıştım.

Tüm bunlara rağmen

Tayyip beyin kıymetini biliyor muyuz? Maalesef hayır!

Halbuki;

Cumhurbaşkanımızın sadece 15 Temmuz’daki duruşu ile ona ömür boyu şükran borcumuzun olması gerekirdi.

Neden?…

Çünkü eğer 15 Temmuz’da başımızda Süleyman Demirel olsaydı ve Demirel şapkasını alıp gitseydi

Veya Kılıçdaroğlu olsa ve o da tankların arasından ‘salimen’ sıvışıp gitseydi bugün biz ne olurduk?

Amerika’nın üçüncü sınıf bir sömürgesi olurduk.

Başka ülkede olsa

Tayyip beyin adına şiirler şarkılar bestelenir meydanlara heykelleri dikilirdi

Ama bizde

Son yapılan seçimde ona yenilgi yüzü tattırıp

15 Temmuz’a ‘tiyatro’ diyenler.. tankları alkışlayanlar kazandı

Ne diyelim… Bu da bizim makus talihimiz.

Ama

Her şeye rağmen

Ak Parti ’ye gönül vermiş Reis’e can-ı gönülden bağlı olan milyonlar var. Bir gün gelip Türkiye’nin 5’ten de büyük olduğunu.. Bayrağı da göndere çekecek olanlar yine onlar olacaktır.

Devamını Oku

Dünya’daki tek Siyonist Yahudi devleti İsrail mi?

Dünya’daki tek Siyonist Yahudi devleti İsrail mi?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

GAZZE’NİN ETRAFINDA

“TAYYİP”LER İKTİDAR OLSAYDI

Gazze’de katliam tüm hızıyla devam ediyor.

Haliyle mü’minler ve vicdan sahibi tüm insanlar; “Dünyada 2 milyar Müslüman var, 8-10 milyonluk bir Yahudi çetesiyle nasıl baş edemiyor?” diye kahrolarak soruyor veya hayret ediyor.

Halbuki

Ne dünyada düşündüğümüz gibi 2 milyar Müslüman var, ne de 8-10 milyon Yahudi…

KÜRESEL YAHUDİ HAKİMİYETİ

Kastım bahaneler üretmek değil,

kastım nasıl bir dünyada yaşadığımızı arz etmek içindir.

Aksi halde mevzuyu anlamak mümkün olmaz.

Bir defa

Rahmetli M. Şevket Eygi’nin dediği gibi dünyada tek bir Yahudi devleti yok.

Gazze’deki katliam sürerken

Dünya süper güçlerinin İsrail’in etrafında nasıl saf tuttuklarını gördük.

Başta

ABD, İngiltere, Fransa olmak üzere birçok ülkenin ABD ve küresel çeteye yaranmak için donanmalarını Doğu Akdeniz’e nasıl sevk ettiklerini..

Almanya vb. ülkelerin de

Aman İsrail’in mühimmatı eksilmesin!” diye sanayi çarklarını nasıl fıldır fıldır çevirdiklerini gördük.. görüyoruz.

(Halbuki Almanya ekonomisi resesyona girmiş bundan dolayı tasarruf için aldığı tedbirler arasında bir kısım yurtdışı temsilciliğini kapatma hesapları yapan bir ülke… Kendi halkı sıkıntıda ama İsrail’e yardım etmek zorunda.. çünkü eli mahkum)

INSTAGRAM-COLA-STARBUCKS

Cephede durum bu vaziyette iken

Medya dünyasında da global bir Yahudi hakimiyeti olduğunu artık bilmeyen kalmadı.

Nitekim sosyal medyada

Şehit İsmail Heniyye’yi paylaşmak isteyenlerin nasıl engellendiğini gördük.

Bundan dolayı hükumet Instagram’a yasak koyunca,

Yahudilerden önce bizim ‘yerlilerin’ nasıl isyan ettiğini de gördük.

Demek ki, sadece dünyada değil.. ülkemizde de farkında olmadığımız bir Yahudi hakimiyeti var.

Öyle olmasaydı colalar keyifle içilip starbuckslar lebaleb dolu olur muydu?

MİNAREYİ ÇALAN

KILIFINI HAZIRLAMIŞ

Gelelim asıl meseleye:

Bugün yaşadığımız Gazze faciası sebep değil sonuçtur.

Siyonist Yahudilerin en az 200 yıldır yaptıkları plan, desise ve hazırlıkların bir sonucudur bu!

Yani

İlk önce Gazze’nin çevresindeki ülkelerin başında bulunan “Tayyip”leri devirdiler daha sonra İsrail kuruldu ve bugün katliam karşında çaresiz kalabiliyoruz.

Mevzu uzamasın diye kısa kısa yazayım:

SULTAN ABDÜLHAMİD’TEN

KRAL FAYSAL’A, MURSİ’YE

VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A

Yahudilerin bölgeye çöreklenmesi Sultan Abdülhamid’i devirdikleri gün başladı.

Sonra

Filistin – Suriye savunma hattımız çökünce İngilizler 1917’de Kudüs’e girdi.

İngilizlerin Filistin’de kurduğu manda yönetimi İsrail’in kuruluşunu tamamlaması içindi.

1947’de manda yönetimi görevini Siyonist çetelere teslim etti.

Bu çeteler 1948’de İsrail’in kuruluşunu ilan etti.

Birkaç saat sonra ABD İsrail’i tanıdı,

Bir gün sonra da SSCB (kısaca Rusya diyebiliriz) tanıdı.

Halbuki o yıllarda ABD ile SSCB’yi tüm dünya birbirine kanlı düşman sanıyordu (Aslında tam burada

Lenin’in Yahudi para ve altınları ile İsviçre’den St. Petersburg’a gidip komünist devrimi nasıl başlattığını anlatmak var ama mevzu dışına çıkmış oluruz.)

Kısa bir süre sonra

CHP iktidarının olduğu Türkiye de İsrail’i tanıdı.

İsrail kuruldu ama

Tam bir Arap denizi ortasında ada gibi bir ülke konumunda.

Bu durumda ne yapmalı diye düşünmeye başladılar.

İşte, çevre ülkelerdeki “Tayyip”lerin tasfiye süreci de o zaman başladı.

Yetmedi.

Türkiye ile Arap ülkelerinin İsrail’e karşı beraber hareket etmemeleri için

Türklerin kafasına Arap düşmanlığı, Arapların kafasına da Türk düşmanlığını soktular.

Ellerindeki sinema sektörü, basın-yayın ve şimdiki sosyal medya aracılığı ile bunu yapmaları çok kolay oldu.

NETİCE

Netice olarak

İsrail’in çevresindeki İslam ülkelerinin başına ne zaman bir “Tayyip” geçse.. onu bir şekilde hile ve kumpaslarla devirip İsrail’in önünü açtılar.

Mısır’da Mursi:

Daha iktidarının birinci yılını doldurmadan devirip hapiste şehit ettiler.

Yerine gelen Sisi ise

Gazze’de bu kadar açlık ve yokluğa rağmen ‘İsrail korkusundan’ Refah sınır kapısını bile açamıyor.

S. Arabistan’da Kral Faysal:

Amerika’dan dönen yeğeni tarafından vurularak şehit edildi.

Böylece Kudüs mücadelesini canıyla ödedi.

Bu İşin içinde İsrail ve ABD’nin olduğunu söylemeye gerek yok.

Suriye’de Şükri El-Kuvvetli:

Türkiye ile birleşmek için çok uğraştı.

Onu devirip şimdiki Baas iktidarının yolunu açtılar.

Beyrut’a yerleşti.. suikasta uğradı ama kalp krizinden öldü dediler.

Rahmetli Kral Faysal araya girmese cenazesi Şam’a bile getirilemeyecekti (Baasçılar cenazesinin Suriye’ye gelmesine bile tahammül etmediler. Aslında tahammül etmeyen, ölüsünü bile cezalandırmak isteyen İsrail’di.

Baas rejiminin İsrail’e Golan Tepeleri’ni terk etmesi ve şu anda Halep, Şam havalimanları ile İran büyükelçiliği bombalandığı halde neden cevap verilemediğini.. Şükri El- Kuvvetli’nin devrilip yerine Baas rejiminin iktidara getirilme sebebi hakkında yeterince fikir verir sanırım)

 Bu arada İsrail

Yani küresel Siyonist çete sadece “Tayyip”leri değil

Batılılar gibi laik olan Irak lideri Saddam’ı

Veya

Yine kendileri gibi sapık fikirlere sahip olan Kaddafi’yi bile sırf İsrail’e düşman oldukları için devirip öldürdüler.

Geriye ne kaldı?

Kimin idare ettiği belli olmayan karmakarışık bir Lübnan… Ki, bu onlar için her zaman rahat yutulacak bir lokma…

İngiliz kontrolünde bir Ürdün

Ve yine İngiliz kontrolünde suya sabuna dokunmayan bir Umman kaldı.

Bunlardan da

İsrail’e zarar gelmeyeceğini söylemeye gerek yok.

Netice olarak

Eğer dün tedbir alınsaydı bugün GAZZE için canımız bu kadar yanmazdı.

Bugün de bu topraklarda

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a sahip çıkıp eğer kıymetini bilmezsek, yarın bu iktidar

GAZZE alev alev yanarken,

Rusya Ukrayna’ya güneyden girmiş.. kuzeyden de Ukrayna Rusya’ya girmişken

Yani 3. Dünya Savaşı adım adım yaklaştığı bir demde

Olimpiyatlar için Paris’e..

Avrupa kupası için de özel uçaklarla Almanya’ya gidip “vur oynasın çal patlasın” diyerek on milyonlarca € harcayan.. gamsız, kedersiz, vicdan tellerinden birinin dahi titremediği bir ekibin eline geçer.

Ondan sonra ne tür Gazze faciaları yaşarız bilemem!

Hafazanallah…

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.