Ülkemizde 25 Eylül 1Ekim arasındaki günleri kapsayan hafta ” İtfaiyecilik Haftası” diğer adıyla “yangından korunma ve İtfaiyecilik Haftası” olarak kutlanmaktadır.
İtfâ, arapçada ” söndürme, yangını bastırma”
anlamına gelir.
İtfaiye ise yangın söndürmeye tahsis edilen ekip ve donanımın tamamı için kullanılan bir terimdir.
Yangın söndürmekle yükümlü itfaiye çalışanlarına ise itfaiyeci denilmektedir.
İnsanoğlunun ateşi bulmasından itibaren faydalı kullanımından yararlandığı gibi ateşin kontrolden çıktığında büyük facialara sebep olacağından can ve mal kayıplarından oluşan zararlara da uğranılacağı bilinmektedir.
Bilgisizliğin, ihmallerin ve tedbirsizliğin sonucu olarak oluşan yangınlara karşı insanoğlu çeşitli önlemler almaya çalışmıştır.
Günümüzde de bu önlemlerin en geliştirilmişi İTFAİYE teşkilâtıdır.
Ateşin olumsuzluklarını önlemeye, zararlarını azaltmaya çalışan bu teşkilâtın tarihçesi ABD’nin kuruluşundan daha eskidir.
Osmanlı Padişahlarından üçüncü Murat afet haline gelen yangınların önüne geçmek için 1579 yılında İstanbul kadısına gönderdiği fermanda; her evde büyük bir fıçı su ve dam yüksekliğinde bir merdiven bulundurulmasını,
yangın çıkan yerlerde halkın kaçmayıp yangın söndürme çalışmalarına katılmalarını istemesi itfaiye tarihimizde yangınlara karşı alınan ilk yazılı tedbir olarak kabul edilmektedir.
Aslen fransız olan Müslüman olduktan sonra Gerçek Davut ismini alan bir mühendis 1714 yılında ilk yangın tulumbasını icat eder.
1718 yılında tüfekhane ve tophanede çıkan yangınlarda icat edilen bu tulumbanın çok büyük yarar sağladığının görülmesi üzerine 1714 yılında faaliyet gösteren itfaiye müfrezesi Padişah üçüncü Ahmet ve sadrazam Damat İbrahim Paşa‘nın emirleriyle 1720 yılında yangın tulumbasının mucidi olan Gerçek Davut’un idaresinde yeniçeri ocağına bağlı
“Dergâhı Âli Tulumbacı Ocağı” adıyla teşkilâtlanmıştır.
Kurulan bu ocak günümüz modern itfaiyeciliğinin çekirdeğini oluşturmuş olsa da ilk itfaiye müfrezesinin oluşturulduğu 1714 yılı itfaiye teşkilâtının ilk kuruluş yılı olarak kabul edilmiştir.
ikinci Mahmut tarafından 1826 yılında her yönüyle bozulduğu düşünülen yeniçeri ocağının kaldırılması sonucunda buna bağlı olarak Tulumbacı Ocağı da dağılmak zorunda kalır.
Ancak 1828 yılında çıkan Büyük Hoca Paşa yangını yeni bir teşkilat kurmanın gerekliliğini ortaya koyar.
Bunun üzerine zamanın yetkilileri tarafından yeni kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye
içerisinde bir Tulumbacı Taburu oluşturulur ve kaldırılan yeniçeriliği hatırlatmaması için de Yangıncı Taburu diye isimlendirilir.
Bundan sonraki yıllarda değişik dönemlerde teşkilâtın daha verimli olması için düzenlemeler yapılmıştır.
İlk kuruluş yıllarında askerî bir kuruluş olan itfaiye teşkilâtı zaman içerisinde faaliyetlerini hem askeriye bünyesinde hem de belediyeler bünyesinde yürütmüştür.
25 Eylül 1923 yılında yapılan düzenlemelerle
tamamen belediyeler bünyesinde faaliyet göstermesi yasal hale getirilmiştir.
Günümüzde itfaiyecilik belediye hizmet alanı içinde yer almaktadır.
Ülkemizde her yıl 25 Eylül 1Ekim arasında kutlanan İtfaiyecilik Haftası’ nda çeşitli etkinlikler düzenlenerek yayın organlarıyla halka, okullarda öğrencilere yangının zararları anlatılmakta, yangından korunma yolları ve alınması gereken önlemler belirtilerek bu konuda farkındalık oluşturulması ve halkın bilinçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Osmanlı döneminde yangın gözetlemeleri için
yapılan kulelerin en meşhuru İstanbul şehrinin önemli simgelerinden biri olan Beyazıt Kulesi dir.
Yangın gözetlemek için Galata kulesi ve İcadiye Kulesinden de yararlanılmıştır.
Günümüzde Beyazıt Kulesinden yangın gözlemlerinin yanında günlük meteorolojik haberler, üzerindeki ışıklar aracılığıyla halka duyurulmaktadır.
Mavi ışık havanın açık, yeşil yağmurlu, sarı sisli, kırmızı ise karlı olduğunu belirtmektedir.
Günümüzde yangın gözetlemeleri teknolojiden de yararlanılarak kurulan kameralı sistemlerle gerçekleştirilmektedir.
Ormanlık alanlarda yapılan gözetlemeler yüksek yerlere yapılan kulelerde görevlendirilen
Kişilerce yapılmakta, son zamanlarda bu alanlarda da teknolojiden yararlanılmaktadır.
Bu yıl 310. Kuruluş yıldönümünü kutlayan itfaiye teşkilâtımız dünyanın en köklü itfaiye teşkilâtlarından biridir.
Tulumbacılardan günümüze gelen itfaiyecilik en çaresiz kalınan anlarda uzanan bir yardım eli
ve fedakârlık örneği olması bakımından kutsal meslekler arasında gösterilmektedir.
Bu meslekte ter akıtırken hissedilen yüksek bir manevî duyguyla itfaiyeciler zorda olana, darda kalana Hızır gibi yetişmekte en zor şartlarda en çaresiz anlarda dahi nefes nefese kalarak can kurtarmak için kendi canlarını ortaya koymaktadırlar.
Çaresizlere çare ve yardımlarına uzanan bir el olmak için gayret göstermektedirler.
Bundan dolayı ” itfaiyecilik, can kurtarmak için canını ortaya koyanların mesleğidir.” denilmesi hiç de abartılı bir söz değildir.
Aslı görevi yangın söndürmek olan itfaiye teşkilâtı yangın söndürmenin yanında sel ve diğer afet durumlarında, arama ve kurtarma faaliyetleri de yürütmektedir.
Halkın bilinçli olması,yangın konusunda kendine düşen tedbirleri alması, araçlarını park ederken özellikle dar sokaklarda itfaiye aracının geçişini engelleyecek şekilde park etmemesi, yanan binanın kendi evinin de olabileceği gerçeğini hatırdan çıkarmaması gerekir.
İtfaiyecik Haftası‘nı kutlar, görevleri başında can veren itfaiye şehitlerimizi rahmetle yad eder, yaralı olan kahramanlarımıza acil şifalar dilerim.
Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gönüllü itfaiyecilik çalışmaları yeterli olmasa da yapılmaktadır.
Gönüllü itfaiyeciliğin geliştirilmesi şu an resmi olarak itfaiye çalışanlarının mevcut sorunlarının giderilmesinin ülkemiz ve milletimizin yararına olacağının dikkate alınmasını umarım.
Yüce Rabbimden bizleri dünya hayatımızda yangınlardan ve ahirette de cehennem azabından muhafaza etmesini niyaz ederim.
Cumamız hayra vesile olsun.
Selamlarımla.
SPOR
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025GÜNDEM
17 Ocak 2025UNCATEGORİZED
17 Ocak 2025EKONOMİ
17 Ocak 2025GENEL
17 Ocak 2025