DOLAR 42,3548 0,23%
EURO 49,0596 0,43%
ALTIN 5.501,980,12
BITCOIN 3866857-4,52%
İstanbul
17°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Semavi dinlerin sekiz köşe taşı

Semavi dinlerin sekiz köşe taşı

ABONE OL
Nisan 23, 2022 22:00
Semavi dinlerin sekiz köşe taşı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

PROF. DR. NİYAZİ BEKİ

Bugünkü yazımızda tasavvuf erbabının ileri gelenlerinden Hatim-i Asamın 33 yıllık tahsil hayatında öncelikli meseleler olarak gördüğü sekiz hususu takdim etmeye çalışacağız:

İslam âlimlerinden Hatim-i Asam, tasavvuf erbabından meşhur Şakîk-i Belhî’den 33 yıl ders almış ve öncelikli olarak sekiz şey öğrenmiş: Allah’a samimiyetle ibadet etmek, onun sözlerini hayatına tatbik etmek, baki olanı fani olana yeğlemek, onun emir ve yasaklarına riayet etmek, onun taksimatına razı olmak, insanlara düşmanlık yapmaktan vazgeçmek, helal ve harama dikkat etmek ve Allah’a güvenip dayanmak.

Rivayete göre, Şakîk-i Belhî hazretleri ile talebesi Hatim-i Asam hazretleri arasında şöyle bir diyalog geçmiştir:

-Şakik sormuş:

“Ne kadar zamandır benden ders alıyorsun?”

-Hatim cevap vermiş:

“33 senedir.”

-“Bu kadar zaman içinde benden neler öğrendin?”

-“Sekiz şey öğrendim.”

-“Çok üzüldüm, emeklerim boşa mı gitti?”

-“Hocam, siz sordunuz, ben de doğrusunu söyledim. Sekiz şey öğrendim.”

-“Peki, nedir bu sekiz şey?”

-“Birincisi: İnsanlara baktım. Herkesin sevdiği bazı şeyler var. Fakat bunlar, o kimselerle mezara kadar arkadaşlık ediyor ve sonra onu yalnız bırakıp ayrılıyorlar. Ben de kabirde benimle birlikte olacak salih amel gibi bir sevgili buldum, Rabbime samimiyetle ibadet etmeye karar verdim.

İkincisi: Baktım ki Allah şöyle buyuruyor: ‘Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkar da nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse onun varacağı yer şüphesiz cennettir’ (Naziat, 79/40-41). Ben de -Allah’ın sözünün en doğru olduğuna iman eden biri olarak- onun bu tavsiyesini hayatıma tatbik ettim.

Üçüncüsü: Baktım ki insanlar, kendileri için kıymet ifade eden değerli eşyalarını titizlikle muhafaza edip saklıyorlar. Sonra baktım ki Allah şöyle buyuruyor: ‘Sizin elinizdekiler fanidir tükenir ama Allah’ın elinde olanlar bakidir’ (Nahl, 16/96). Ben de bütün benliğimle baki olanı fani olana tercih etmeye karar verdim. Dünya için topladıklarımı, Allah yolunda harcadım.

Dördüncüsü: Baktım ki insanlar, mal-mülk, makam-mevki, soy-sop gibi değerlerle şeref kazanmaya çalışıyorlar. Sonra baktım ki, Allah şöyle buyuruyor: ‘Şüphesiz Allah katında sizin en şerefliniz en çok takvalı olanınızdır’ (Hucurat, 49/13). Ben de takvayı/Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmeyi, ona karşı saygılı davranmayı en önemli görev bildim.

Beşincisi: Baktım ki insanlar özellikle maişet konusunda birbirlerini tenkit edip düşmanca davranıyorlar. Bunun da asıl nedeninin haset olduğunu gördüm. Sonra baktım ki Allah şöyle buyuruyor: ‘Bu dünya hayatında onların maişetlerini/rızıklarını aralarında taksim eden biziz’ (Zuhruf, 43/32). Ben de Allah’ın bu kesin ve açık beyanına iman eden biri olarak onun bu taksimatına razı oldum, huzur buldum rahat ettim.

Altıncısı: Baktım ki insanlar birbiriyle kavga ediyor ve düşmanca davranıp birbirini öldürüyorlar. Sonra baktım ki Allah şöyle buyuruyor: ‘Şüphesiz ki şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman edinin’ (Fatır, 35/6). Ben de bu ilahi ikaza uyarak insanların düşmanlığından vazgeçtim, yalnız şeytanı düşman kabul ettim ve onunla mücadele etmeye karar verdim.

Yedincisi: Baktım ki insanlar rızık ve geçim uğruna şeref ve haysiyetlerini feda ediyorlar. Bu konuda helal-haram demeden her yolu mubah görüyorlar. Sonra baktım ki Allah şöyle buyuruyor: ‘Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki onun rızkı Allah’a ait olmasın’ (Hud, 11/6). Ben de Allah’ın yegâne Rezzak olduğuna, her canlı gibi benim de rızkımın ona ait olduğuna iman ettim, bundan böyle bana düşen görevimi yaparken ve sebepler dairesinde rızkımı ararken, helal ve harama azami derecede dikkat etmeye gayret ettim.

Sekizincisi: Baktım ki insanlar genellikle -sanatlarında, ticaretlerinde, sağlıklarında- kendileri gibi aciz bir mahlûka güvenip dayanıyorlar. Sonra baktım ki Allah şöyle buyuruyor: ‘Kim Allah’a güvenip dayanırsa/ona tevekkül ederse O, ona kâfidir.’ (Talak, 65/3). Ben de yüce Allah’a güvenip dayandım ve ‘O bana kâfidir’ dedim.”

Şakik-i Belhi hazretleri, talebesi Hatim-i Asam’ın bu tespitlerinden çok memnun oldu ve ‘bunların bütün semavi dinlerde çok önemli köşe taşları olduğunu’ belirterek kendisini tebrik etti (İhya,1/65-66).

‘İNSAN BU DÜNYAYA SAFA SÜRMEK İÇİN GELMEDİ’

Şunu unutmayalım ki, “İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahiddir. Hem insan, zihayatın/canlıların en mükemmeli, en yükseği ve cihazatça en zengini, belki zihayatların/hayat sahibi olan varlıkların sultanı hükmünde iken, geçmiş lezzetleri ve gelecek belaları düşünmek vasıtasıyla, hayvana nispeten en edna/aşağı bir derecede ancak kederli, meşakkatli bir hayat geçiriyor. Demek insan, bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safa ile ömür geçirmek için gelmemiştir. Belki azîm bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile ebedî daimî bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir. Onun eline verilen sermaye de ömürdür (Lem’alar/ 25. Lema, s 206 -207).

“Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahibsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerim bir Müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız/karşılıksız kalmayacaktır. Hem madem (Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir mesuliyet yüklemez” mealindeki ayetin) sırrınca teklif-i mâlâyutak (insan taşıyamayacağı bir teklif) yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır. Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin…” (Mektubat, 71). Rabbimiz bizi bu Ramazan ayı hürmetine razı olduğu dosdoğru yola iletsin ve ondan sapmamıza izin vermesin! Âmin!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP