DOLAR 38,2604 0.12%
EURO 43,8777 -0.46%
ALTIN 4.244,690,85
BITCOIN 33949371,96%
İstanbul
21°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Zekat, fakirlerin zenginlerdeki hakkıdır

Zekat, fakirlerin zenginlerdeki hakkıdır

ABONE OL
Mart 21, 2025 16:51
Zekat, fakirlerin zenginlerdeki hakkıdır
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Zekât, fakirlerin, zenginlerin mallarında olan hakkıdır!

Zekât, sözlükte temizlik, bereket, çoğalma, güzel övgü anlamlarına gelmektedir.

İslâmın şartlarından biri de zekât vermektir.

Cenab-ı hak zengin kullarına sahip oldukları mallarından bir kısmını fakirlere zekât olarak vermelerini emretmiştir.

Yüce Rabbimiz zenginlere zekât vermeyi emretmiş, lâkin fakirlere almayı emretmemiştir.

İsterlerse alırlar.

Eğer almazlarsa hicretin 2. Yılında müslüman zenginlere farz kılınan zekât ibadetini zenginler yerine getirmekten mahrum kalmış olurlar.

Bundan dolayıdır ki zenginler zekâtlarını alan fakirlere ayrıca teşekkür etmelidirler.

Ramazan ayında nafile ibadetler diğer aylardaki farzlar gibi, farz olan bir  ibadet diğer aylardaki yetmiş farz gibi olduğunu bilen birçok müslüman zengin bundan istifade etmek için zekâtlarını ramazan ayında vermeye gayret ederler.

Böylece kendi mallarındaki fakirlerin haklarını fakirlere teslim etmiş olurlar.

Bir müslümanın dinen zengin sayılabilmesi için nisap (asgari zenginlik ölçüsü) miktarı mala sahip olması gerekir.

Müslümanın zekâtla yükümlü asgari ölçüsü sayılan nisap; altında 20 miskal (80.18 Gr.) devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.

Zekâtın kimlere verileceği Kur’an-ı Kerim’de ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.( Tevbe suresi,ayet: 60)

Kimlere verilmeyeceği de dinî kaynaklarda kişi usûl ve fürûuna zekât veremez diye beyan edilmektedir.

Usûl, kişinin anne, baba, dede, nene, büyük dede, büyük nene gibi üst soyu olanlardır.

Fürû ise kişinin kız ve erkek çocukları, torunları, torunlarının çocukları gibi alt soyu olanlardır.

Ayrıca eşler birbirlerine zekât veremezler.

Kişi, kız ve erkek kardeşlerine, amca, dayı, hala ve teyzesine ve de bunların çocuklarına, torunlarına zekât verebilir.

Damat, fakir olan kayınvalidesine ve kayınpederine zekât  verebilir . Çünkü usûl ve fûru bakımından bir ilişkisi olmadığı gibi bakmakla da mükellef değildir.

Kayın valide ve kayınpeder fakir olan damat ve gelinine zekât verebilir ancak geline verilen zekât dolaylı olarak oğula verilmiş gibi olacağından dolayı uygun değildir.

Zekâtta efdal olan verirken kişinin en yakınlarına öncelik vermesidir.

Zekâtın nisabı da Peygamber Efendimiz’in (s.av) hadis-i  şeriflerinde belirtilmiştir.( Buhârî,

Zekât, 32, 36, 38, 43)

Zekâtın farz olması için kişinin müslüman olması, akıl sağlığının yerinde olması, ergenlik çağına erişmiş olması, hür olması ve borcunu karşılayacak miktarın dışında ve de aslî ihtiyacından fazla nisap miktarına erişen malının üzerinden bir kamerî yıl (354gün) geçmiş olması gerekir.

Zekât altın cinsinden verilebileceği gibi para cinsinden de verilebilir.

Kişi eğer zekâtını para cinsinden verecekse kırkta bir, yüzde ikibuçuk olarak hesaplayıp verir.  Yüce Rabbimiz Tevbe suresi 34. ayette “malı parayı biriktirip zekâtını vermeyenlere çok acı azabı müjdele!” diye buyurmakta, 35. ayette de bu azabın şeklini bildirmektedir.

Zekâtın Kur’an’ı Kerim’de yaklaşık otuz yerde namaz ile birlikte anılması gayet dikkat çekicidir.

Dinimizde önemli bir yere sahip olan zekât ibadeti zengin ile fakir arasında bir köprü vazifesi görmekte, sosyal açıdan toplumun huzur ve barışı için de faydalar sağlamaktadır.

Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v) vefatından sonra ilk halife olan Hz. Ebubekir (r.a) zamanında bazı kabilelerin namaz kılarız ama zekât vermeyiz demeleri üzerine Ebubekir’in (r.a) “eğer zekâtı vermezseniz size harp ilân ederim.” demesi Müslümanlığın zekâtsız olamayacağını gösteren önemli bir örnektir.

Bir zekât çeşidi olan (öşür veya aşar) maalesef günümüzde unutulmaya yüz tutmuştur.

Sözlükte onda bir anlamına gelen öşür, dinî bir kavram olarak da tarım ürünlerinden verilen zekât demektir.

Tarım ürünlerinin zekâta tâbi oluşu Kur’an ayetleri ile sabittir.

Yüce Rabbimiz “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin.” diye buyurmaktadır. (Bakara suresi, ayet : 267)

Tarım ürünlerinin zekâtlarının oranı Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından belirlenmiştir.

Bir hadis-i şerifte  “yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir, kova ile (insan emeğiyle) sulananlarda ise yirmide bir öşür gerekir.” diye buyurulmuştur. (Buhârî, zekât,55)

Kişinin benim dediği mal gerçekte elinde bulunan geçici bir emanetten başka bir şey değildir.

Ancak zekâtı verilmemiş mal kişi için dünyada bir zehir, ahirette ise bir azap sebebi olacaktır.

Dinimiz fakirin hakkını gözetmiştir.

Zenginler sadece zekâtlarını hakkıyla verdiklerinde yeryüzünde aç insan kalmayacaktır.

Bu itibarla zenginler zekâtlarını vermediği durumda fakirlere zulüm etmiş olurlar.

Zekâtın geçerli olması için niyet şarttır.

Bütün ibadetlerde niyet şart olduğu gibi zekâtta niyetsiz yerine getirilemez.

Ayrıca fakirlere verilmesi ve teslimi demek olan “temlik” de şarttır. (Kâsânî, bedai, 11, 39)

Bundan dolayıdır ki yol, cami, okul, Kur’an kursu, hastane, çeşme gibi sadaka-i cariye olarak hayır işlerine harcanan para kişiye büyük sevap kazandırsa da zekât yerine geçmez.

Müslüman zengin zekâtını bizzat kendisi verebileceği gibi birilerini vekil tayin ederekte bu görevini yerine getirebilir.

Fakire verirken zekât olduğunu belirtmek gerekmez. Kalpten yapılan niyet geçerli olur.

Hattâ fakirin incitilmemesi açısından daha da güzel olur.

Kişiyi zekât vermekten alıkoyan engelleri; bencillik, malın azalacağı korkusu ve şeytanın vermiş olduğu vesvese olarak sıralayabiliriz.

Zekâtın verilmekle malın azalacağını sanmak ise ne büyük bir bedbahtlıktır.

Çünkü zekât malı temizler, bereketlendirir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) “zekât vermek, maldan hiçbir şey eksiltmez ! ” diye buyurmuştur. (Müslim birr, 69)

Diğer bir hadis-i şerifte de “zekât kişinin müslümanlığının bir delilidir!” diye buyurulmuştur.(İbn mâce, taharet,5)

Zekâtı verilmeyen malın içinde fakirin hakkı bulunduğundan kirli ve bulanık bir suya benzer su nasıl ki rafine edilerek temizlendiği gibi zekâtı verilen mal da temizlenmiş olur.

Ağaçlar ve asmalar budandığı zaman verimleri arttığı gibi zekâtı verilen mal da bereketlenir.

Müslümanların verecekleri zekâtlarından  Gazze‘de ve dünyanın diğer yerlerindeki müslüman muhtaç ve mazlumlar için de pay ayırmaları  gayet yerinde olacaktır.

Yüce Rabbim bizlere, zekâtlarını verip mallarını temizleyen ve bereketlendiren ahirette de kat kat mükâfatına erişen kullarından olmayı nasip

etsin.

Cumamız hayra vesile olsun.

Selamlarımla.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP