DOLAR 42,0044 0,39%
EURO 48,8133 0,60%
ALTIN 5.543,24-0,52
BITCOIN 46268222,89%
İstanbul
22°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Emin BATUR

Emin BATUR

22 Ekim 2025 Çarşamba

İçeride hırsızlar, dışarıda emperyalistler…

İçeride hırsızlar, dışarıda emperyalistler…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İÇERİDE HIRSIZLARLA

DIŞARIDA EMPERYALİSTLERLE SAVAŞTIK

Emperyalistlerin denizler üzerindeki hâkimiyeti neticesinde dünyayı sömürdüklerini gören Sultan Abdülaziz, büyük bir donanma kurmak için uğraştı ve başardı da…

Ama içerideki hain hırsızları hesaba katmamıştı.

Tahttan indirildikten sonra türlü hakaret ve eziyetten sonra yere yatırılıp bileklerini keserek şehit ettiler.

Arkasından Sarayı yağmalayarak en çok bildikleri şey olan soygun ve hırsızlıklarını yaptılar.

YILDIZ SARAYI YAĞMALANIYOR

Arkasından gelen Sultan Abdülhamid, Eğitim,Sanayi, Sağlık

ve ulaşımdaki aksaklıkları görerek tüm ülkeyi okullarla donatırken, ulaşımda da Hicaz ve Bağdat demiryolunu açmak suretiyle uzak vatan topraklarını Payitahta bağladı.

Ama Sultan ülkeyi abad etmek için uğraşırken, İttihatçılar ekalliyetlerle (azınlıklarla) kol kola girmiş meydanlarda “Uhuvvet.. adalet.. hürriyet” naralarını atıyorlardı.

Uhuvvetin düşmanlık, Adaletin zulüm ve hürriyetten maksat azınlıkların Osmanlı hâkimiyetinden kurtulmaları manasına geldiğini anlamayacak kadar da hem cahil hem de basiretsizdiler.

Çünkü İttihatçılar,

Hüseyin Avni Paşaların,

Koca Reşit Paşa, Mithat Paşa ve şürekâlarının

Sultan Abdülaziz’i tahttan indirdikten sonra İstanbul’u kendi aralarında parselleyip nasıl yağmaladıklarını biliyor.. akılları orada kalmıştı.

Onlara göre Ali Osman olur da, Ali Mithat neden olmasındı.

Bunun için önce Enver Paşa dağa çıktı.

Arkasından Resneli Niyazi, Sandanski vs. dağa çıkıp Balkanlarda askeri ve sivil otorite bozulunca Sultan 2. Abdülhamid mecburen isteklerine boyun eğip dağdan inmelerini sağlamıştı.

Ama dağdan inenlerin ilk istekleri olan Kanuni Esasi’nin ilan edilip meclis açıldığında milletvekillerin çoğunun gayri milli olduğu gerçeği bile ittihatçıların gözlerini açmamış

Ve…

İlk fırsatta Sultan’ı indirmek için uyduruk bir fetva bulmakta zorlanmamışlardı.

ACI AMA GERÇEK

Sultan 2. Abdülhamid’in hal’ fetvasını tebliğ eden heyetten biri Yahudi, bir diğeri de Ermeni idi.

Müslümanların halifesinin hal’ fetvasını gayrimüslimler tebliğ etti.

Neden bunu yaptılar?

SULTAN SİYONİSTLERE GEÇİT VERMEDİ

Çünkü Cennet mekân Sultan Abdülhamid Han Siyonistlere taviz vermeyerek onların Filistin’e yerleşmelerine mani olmuştu.

İntikam için hal’ heyeti içine bir Yahudi aldıkları gibi

Osmanlı döneminde bile çoğunluğu Yahudilerle meskûn olan Selanik’e sürmüş ve yine başka yer kalmamış gibi Yahudi bir fabrikatöre ait olan Alatini köşküne hapsetmişlerdi.

YAĞMA!

İş tamam olup Sultan’dan kurtulunca, Selânik’ten gelmiş olan Hareket Ordusu ile devleti yağmalamaya başladılar.

SAVAŞ!

Sultan 2. Abdülhamid,

kurmuş olduğu istihbarat teşkilatı ile

Avrupa devletlerinin savaş hazırlıkları yaptığını öğrenmiş, ülkeyi

bu savaştan uzak tutarak Avrupalıların güçsüz hale gelmesini beklemişti.

Avrupalılar ise;

Osmanlıyı parçalayıp kendi aralarında bölüşme hesaplarını yapıyorlardı.

Siyaseten acemi, hırs olarak da soyguncu olan İttihatçıları Almanlar çözmüş.. onların nefsini okşayacak yollar bulmuştu.

Mesela Almanlar;

Enver Paşa’nın yolculuk edeceği trene ‘Enverland’ yazarak Osmanlı ülkesini bir nevi Enver’in ülkesi olarak tanıdıklarını zımnen ifade etmiş oluyorlardı.

30 yaşlarında bir genç olan Enver Paşa’nın nasıl gurura kapıldığını söylemeye gerek yok.

Netice olarak İttihatçılar,

Osmanlıyı Almanların yanında 1. Dünya Savaşına sokmak suretiyle hem vatan evlatlarını büyük bir kırıma uğrattılar hem de ülkeyi paramparça ettiler.

BÜYÜK İNSAN ZAYİATI

Sadece Çanakkale’de 250 bin küsur şehit verdik.

Cephe gerisine taşınan yaralıların daha sonra vefat etmesi ile bu sayı 400 binin üzerine çıktı.

Suriye-Filistin cephesinde 65 bin şehit 75 bin esir.

Yıldırım Ordularının geri çekilmesi ile sadece cephedekiler değil.. irili ufaklı kale ve garnizonlarda kalan tüm askerlerimiz esir düştü.

Sarıkamış

Allah-u Ekber dağlarında 90 bin askerimiz Ruslara tek kurşun atmadan donarak şehit oldu. Donmayanlar açlıktan öldü…

1923-50 DÖNEMİ

Bu dönemde savaş yok.

Ama insan zayiatımız durmadan devam etti.

Şapka giymemekten

‘İsyan etti’ veya ‘suikast tertip edeceklerdi’ vb. gibi bahanelerle

Yine sayısını bilmediğimiz kadar insanımız öldürüldü.

Çünkü o kadar çok kişi idam ediliyordu ki; dosyaların onayı için artık meclise gönderilmiyordu.

1968 yılında bu mevzu İsmet İnönü ile Celal Bayar arasında polemik konusu olmuş..

Ve İnönü idam edilenlerin dosyalarını 1950’de Demokrat Partiye verdiklerini

Celal Bayar ise almadıklarını söylemişti.

Falih Rıfkı Atay ise bu sayının büyüklüğünü şöyle ifade ediyor:

“Devrimleri oturtmak için Kurtuluş Savaşı’nda verilen şehitlerin 50 katı insanı sallandırdık!”

“ORTALIK TERTEMİZ YAĞMA BAŞLAYABİLİR”

Bize bu toprakları armağan eden

Osmanlı hanedanı 1924’te ülkeden kovuldu.

Ortada kalan sahipsiz mallarına

Aç kurtlar gibi saldırdılar.

Öyle ya;

“Yağma Hasan’ın böreği” ni ortada mı bırakacaklardı?!

SADECE OSMANLI HEDANI’NIN

MALLARI MI YAĞMALANDI

Hayır!

O yıllarda can güvenliğinin kalmadığını gören işadamı tüccar sanayici Boğaz’da yalı ve köşkleri olan hemen hemen herkes kaçmak zorunda kaldı.

Mallarına mübadele ile Müslümanların arasına karışarak gelen kriptolar yerleşti.

Öncüleri daha önce Selanik’ten Hareket Ordusu olarak gelmişti ya..şimdi siviller de geldi.

NETİCE

Uzun bir aradan sonra

Merkez de değil ama belediyelerde iktidar oldular.

Aman Allah’ım!

Hemen yağmaya başladılar…

Savcıların kaldırdığı her taşın altından büyük bir yolsuzluk dosyası çıkıyor.

TV ekranlarında görülen ortaya saçılan tomar tomar paralar meğerse buzdağının görünen küçük bir kısmıymış.

Çünkü; burada yakayı ele vereceklerini bildikleri için paranın çoğunu yurt dışına kaçırmışlar.

Bu arada savcılar harıl harıl çalışırken, diğer yandan bu hırsız ve yağmacıların serbest bırakılmasını isteyen bir kitle var.

Sizce kim bunlar?

NOT: “Devletimizi ellerinden geri alıyoruz”

Bu da gelecek yazıda inşallah…