DOLAR 35,9820 0.25%
EURO 37,3612 -0.11%
ALTIN 3.305,190,29
BITCOIN 35633810,74%
İstanbul

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Gizli şirk: Riya!…

Gizli şirk: Riya!…

ABONE OL
Ocak 17, 2025 02:30
Gizli şirk: Riya!…
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Riya, sözlük olarak, “olduğundan başka türlü görünme“, ” gösteriş“, “iki yüzlülük” anlamlarına gelmektedir.

Dinî bir terim olarak da Allah‘ın cc rızasını kazanmak için yapılması gereken ibadetleri, davranışları insanların takdirini ve beğenisini kazanmak için yapmak demektir.

İçi dışı bir olmayan, iki yüzlü kimseler riyakâr ya da mürai şeklinde adlandırılırlar.

Psikologlara göre, fert toplumun içine gerçek kişiliğinden ayrı, toplumun beğenisini kazanma adına maskeli bir şekilde çıkar.

Bu davranışıyla toplumda saygınlık ve birtakım kazanımlar elde etmek için zemin hazırlamaya çalışır.

Bu tutumu kişiyi değişik zamanlarda, değişik sosyal maskelerin arkasında yapay roller üstlenmesine sevk eder.

Günümüzde kişilerin riyakârca davranışlar sergilemelerine modern dönemin tercihleri ve iletişim araçlarının kullanım şekillerinin etkisi vardır.

Maalesef sosyal medya kişilerin riyakârca tutum takınmalarına, maskeli bir hayat tarzıyla muhataplarının karşılarına çıkmalarına imkân vermektedir.

Böyle olunca da toplumda farklı kişilik bozuklukları yaşayanların ve bu bozuklukların ıstırabını çekenlerin sayıları artmaktadır.

İslâmî kaynaklarda riya, Kur’an-ı Kerim ayetleri ve Peygamber Efendimizin (s.a.v) hadislerine dayanılarak gizli şirk, kendini beğenme ve kibirle dolayısıyla da münafıklıkla ilişkilendirilmiştir.

İslâm âlimleri ibadet ve her türlü davranışın Allah‘ın cc rızasını kazanmak amacıyla yapılması gerektiğine vurgu yapmışlar, dürüstlüğün, doğruluğun önemli olduğunu belirtmişlerdir.

İnsanoğlu doğuştan beğenilme, övülme duygusuna sahiptir.

Ve hoşlanmaktadır.

İnsanoğlunun övülme arzusu, kınanma korkusu ve menfaat beklentisi içinde olması riyakârca bir tutum sergilemesine sebep olmaktadır.

İslâm âlimleri, esas olan insanın Allah cc katındaki değeri olduğu bunun şuurunda olan kişinin başkalarının övmesine veya kınamasına  önem vermeyerek riyadan korunabileceğini ifade etmişlerdir.

Riya duygusunun beden, dış görünüş, söz, davranış ve sosyal çevreyle ilişkilerde dindarlık süsü verme şeklinde dışa yansıdığını belirtmişlerdir.

Riya, insanı içten kemiren, yapmış olduğu ibadet, hayır ve hasenatının sevabını sıfırlayan manevî bir hastalıktır.

Riya, insanın övülmesine, beğenilmesine, kınanmaktan korunmasına sebep olacağından dünya hayatında kişiye geçici bir kazanç sağlamış gözükse de ahiret kazancını sıfırlayacağı için afet ve belâdan başka bir şey değildir.

Günümüz dünyasında her geçen gün imaj ve gösterişin yaygın hale gelmesi zihin ve gönülleri tahrip, iman ve salih amelleri tehdit etmekte.

Sosyal ilişkileri ve dostlukları zedelemekte ve ciddi bir tehlike olarak boy göstermektedir.

Riya bir zehirdir.

Panzehiri ise ihlâstır.

Müslümanlar olarak ihlâs ve samimiyet sınavından geçtiğimiz dünyada yapmamız gereken riyakârlık ve bencillikten uzak durmaya çalışmaktır.

Toplumda bazen farz olan ibadetleri açıktan yapanlarda riyâkârlıkla suçlanmaktadır.

Oysa ki farz ibadetleri açıktan yerine getirmek riyakârlık olarak tanımlanamaz.

Riya nafile olan ibadetleri açıktan  hele de abartılı bir şekilde yerine getirmelerde söz konusu olabilir.

Peygamber efendimiz (s.a.v) ashabıyla sohbetlerinde: “Hakkınızda en fazla korktuğum küçük şirktir.” diye buyurarak riyaya dikkat çekmiştir.

Sahabe-i kiram, “küçük şirk nedir Ey Allah’ın cc resûlü” diye sorunca,”Küçük şirk riyadır.

Allah cc  kıyamet gününde herkese amelinin karşılığını verirken riyakârlara şöyle diyecektir: Dünyada kendilerine riyakârlık yaptıklarınızın yanına gidin! bakın! Acaba onların yanında mükâfat ya da hayır görebilecek misiniz?

(Beyhâki, şuabü’l-iman V, 333)

Müsümanın riyakârlık yaparak mukaddes değerlerimizi ve samimi duygularımızı istismar etmek isteyenlere karşı uyanık olması gerekmektedir.

İslâmî kaynaklar, insanlar ne kadar kahraman desinler diye çarpışıp şehit olan, ne kadar âlim bir insan desinler diye, şan, şöhret sahibi olmak için ilim öğrenen, ne kadar cömert, iyiliksever bir insan desinler diye insanlara yardımda bulunan, riyakârların akıbetlerinin pişmanlık ve hüsran olacağından haber vermektedir.

Yüce Rabbimiz Nisa suresi 38. ayette: “Allah’a cc ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını insanlara gösteriş için harcayanları da Allah cc sevmez. Bir kimsenin arkadaşı şeytan olursa o ne fena arkadaştır.” diye buyurmakla riyakârların şeytanın arkadaşları olduğunu bildirmiştir.

Kişinin şeytanla arkadaş olması akıbetinin nasıl olacağına açıkça bir işarettir.

Yüce Rabbimiz riyakârların ibadetlerinde de riya edeceklerini Mâun suresinin 6. ayetinde bildirmiştir.

Müslüman riyanın panzehiri olan ihlâs ve samimiyete sarılarak, insanların övmelerine, aldırmayarak ve kınamalarından korkmayarak ibadet, hayır ve hasenatlarını, davranışlarını Allah’ın cc rızasını kazanmaya yönelerek ve riyadan korunmak için Allah’tan cc yardım dileyerek, Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Ey yücelik ve ikram sahibi, her şeyin Rabbi olan Allah’ım cc! Bizi dünya ve ahirette her an sana ihlâs ve samimiyetle bağlı kıl.” (Ebu Dâvud, vitr, 25) duasını sık sık okuyarak kendisini riyadan koruması gerekir.

Yüce Rabbim bizlere riyasız bir hayat ve ihlâslı bir kul olmayı nasip etsin.

Cumamız hayra vesile olsun.

Selamlarımla.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP