DOLAR 38,1304 0.08%
EURO 43,6711 -0.03%
ALTIN 4.064,240,06
BITCOIN %
İstanbul
21°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

İsar, ne güzel bir haslettir

İsar, ne güzel bir haslettir

ABONE OL
Nisan 26, 2024 22:10
İsar, ne güzel bir haslettir
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Îsâr sözlükte “Bir şeyi veya bir kimseyi diğerine tercih etme” manasına gelmektedir.

Îsâr bir ahlâk terimi olarak da “Bir kimsenin, kendisi ihtiyaçlı olduğu halde ihtiyaç duyduğu eşyayı ve imkânlarını başkalarının ihtiyacını karşılamak için kullanması, başkasının yararı için fedakârlıkta bulunması.” demektir.

Türkçemizde îsârın karşılığı olarak diğergamlık ve özgecilik terimleri kullanılmaktadır.

Îsâr Peygamberimizin (s.a.v) ahlâkî özelliklerinden biridir.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) ne yüce bir îsâr sahibi olduğunu hayatını incelediğimizde çok net olarak anlayabiliriz.

Yüce Rabbimiz Ahzap suresi 21. ayetinde,”Şanım Hakkı için muhakkak ki size Resûlullah’da Allah’a cc ve ahiret gününe ulaşmayı umanlar için ve Allah’ı cc çok zikreden kimseler için pek güzel bir örnek vardır.” diye övdüğü Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) eğitiminden geçen sahabe-i  kiramın da hayatlarında birçok îsâr örneklerini görebiliriz.

Mekke’den Medine’ye hicret eden muhacirlere Medineli ensarın davranışları da îsârın en güzel örneklerindendir.

Yüce Rabbimiz de îsâr sahibi olanları” ... Kendileri muhtaç olsalar bile başkasını daha çok düşünürler…” diye övmektedir. ( Haşr suresi, ayet : 9)

Cömertlik Allah cc tarafından da insanlar tarafından da takdir edilen bir özelliktir.

Cömertliğin zirvesi de îsârdır.

Cömertlikte ihtiyaç fazlasını vermek de vardır.

Ancak îsâr ise kişinin kendi ihtiyacı olandan vermesidir.

Îsâr duygusu, hangi şartlarda olursa olsun müslümanların paylaşım özelliğini ortaya koyan ahlâkî bir yüceliktir.

Peygamber Efendimiz‘in (s.a.v) sahaberinden birine bir koyun başı hediye edildi.

O da “Kardeşim falan ve ailesi buna bizden daha fazla muhtaçtır.” dedi ve hediyeyi ona gönderdi.

O da bir başkasına, derken bu suretle yedi ev dolaştıktan sonra  sonunda hediyeyi ilk alıp da

başkasına gönderenin evine dönüp geldi.

Bu olay sahabe-i kiramın îsâr konusunda ne kadar duyarlı olduklarını bizlere anlatmaktadır.

Sahabeden Huzeyfe (r.a) anlatıyor: “Yermük harbinde yaralılar arasında amca oğlumu arıyordum. Yanımda biraz su vardı. Hava da çok sıcaktı. Amcamın oğlunu bulduğumda ağır yaralıydı. Su ister misin diye sordum. Başıyla isterim dedi. Tam suyu içireceğim esnada birinin “Ah su” diye inlediği işitildi. Amca oğlum suyu ona vermemi işaret etti.

Su isteyenin yanına vardığımda inleyenin Âsımın oğlu Hişam olduğunu gördüm. Tam suyu ona vereceğim sırada bir başkası “Su” diye inledi. Hişam suyu içmeyip beni ona gönderdi. Arayıp buldum. Fakat şehit olmuştu. Hemen Hişam’ın yanına koştum. O da şehit olmuştu.

Bari suyu amca oğluma içireyim diye onun yanına vardığımda o da şehit olmuştu. Su elimde kalmıştı.”

Düşünelim, derler ki insan can vermek üzereyken şiddetli bir şekilde su içme ihtiyacı hisseder.

Böyle bir durumda olan insanın su diye inleyen diğer bir kardeşine suyu gönderip içmemesi büyük bir fedakârlık ve îsâra güzel bir örnek değil midir?

Malla yapılan îsâr olduğu gibi canla yapılan îsâr da vardır.

Bunun en güzel örneklerinden biri de Hz.Ali Efendimiz‘in Peygamberimizin (s.a.v) hicreti esnasında Peygamberimizin yatağında sabahlayarak bütün tehlikesine ve işin içinde ölümle dahi karşı karşıya kalınabilecek olunmasına rağmen fedakârlıkta bulunmasıdır.

Bakara suresi 207. Ayet: “Yine insanlardan kimi de vardır ki Allah’ın cc rızasına ermek için kendini feda eder. Allah cc ise kullarına çok merhametlidir.

Bazı müfessirlere göre ayet bu olay üzerine nazil olmuştur.

Yine Uhut savaşında sahabelerin Peygamber Efendimiz’i (s.a.v) korumak için canlarını ortaya koyan davranışlarda bulunmaları ki bunlardan biri de Hz. Talha bin Ubeydullah idi.

Öyle ki savaş sonrası Uhut’tan dönüldüğünde vûcudunda tam 75 yarası vardı.

Başı yarılmış, uyluk damarı kesilmiş, eli ise çolak olmuştu.

Hz. Talha‘nın durumu canla yapılan îsâra muhteşem bir örnektir.

Günümüzde dünyanın çeşitli yerlerinde açlıktan ölen insanların varlığı, evinde yapayalnız ölüp de günler sonra bulunan kimselerin olması, kışın soğuğunda sokakta sabahlayan insanlar ve bazılarının donarak ölmesi, insanların gittikçe bencilleşip kendilerinden başkasını düşünmemeleri, dünya toplumlarının özellikle müslüman toplumların ne kadar da îsâra ihtiyaç duyduklarının bir göstergesi değil midir?

Yüce Rabbim bizleri îsâr sahibi olan kullarından eylesin.

Cumamız hayra vesile olsun.

Selamlarımla.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP