Muharrem Ayı, Aşura Günü ve Kerbelâ hadisesi…
Muharrem Ayı ve Âşura Günü…
Muharrem, hicrî kamerî ayların ilk ayının ismidir.
Arapça bir kelime olan muharrem, sözlükte “Haram kılınan, yasaklanan, kutsal olan, saygı duyulan” anlamlarına gelmektedir.
Bu yıl hicrî kamerî yılın 1446. yılını yaşamaktayız.
İçinde bulunduğumuz ay da Muharrem Ayı ve bizler bugün Muharrrem ayının 6. günündeyiz.
Muharrem ayının onuncu günü Âşura Günü’dür.
Muharrem ayı kendilerinde savaşın haram sayıldığı dört haram aydan biridir.
Diğerleri ise Recep, Zilkade, Zilhicce aylarıdır.
Bu haram aylara cahiliye dönemi Araplarınında riayet ettiği, bu dönemde aralarındaki anlaşmazlıklara, savaşlara ara verdikleri rivayet edilmektedir.
Hattâ “Muharrem ayı gibi haram olan bir ayda kişi babasının katiliyle bile karşılaşsa elini kılıcına götürmez” diye bir sözün meşhur olan sözler arasında yer aldığı rivayetlerde mevcuttur.
Yüce Rabbimiz Tevbe suresi 36. ayette “DoğrusuAllah (cc) katında ayların sayısı on iki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah’ın (cc) takdirinde böyledir. Bunlardan dördü haram aylardır” diye buyurmaktadır.
Muharrem, ülkemizde erkek çocuklarına isim olarak da verilmektedir.
Muharrem ayının ilahi feyz ve bereketinin bolluğuna bir işaret olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından Muharrem ayı Allah’ın (cc) ayı diye nitelenmiştir.
Bir hadis -i şerifte “Ramazan’dan sonra en faziletli oruç Muharrem ayında tutulan oruç, farz namazlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır” diye bildirilmektedir. (Müslim, sıyam,
202-203, Ebu Dâvut, savm, 55, Tirmizi, savm, 40)
Âşura Arapcada on anlamına gelen “aşera”
Kelimesinden türetilmiştir.
Bu yıl Âşura Günü 16.07.2024 salı gününe denk gelmektedir.
Dilimizde Âşura Günü’nde pişirilip dağıtılan tatlıya ad olarak verilmiş olup aşure şeklinde telaffuzu yaygındır.
İslâm ve Peygamberler tarihi açısından önemli bir gün olan Âşura Günü’nde birçok olayların meydana geldiği rivayet edilmektedir.
–Hz. Âdem’in tevbesinin kabul edilmesi
–Hz Nuh’un gemisinin Tufanın sona ermesiyle Cudi Dağ’ının üzerine oturması
–Allah (cc) tarafından Hz. Musa’ya bu günde bir mucize ihsan edilerek Kızıldenizin yarılıp Hz. Musa’nın ve beraberindekilerin kurtularak Firavun ve ordusunun boğulması
–Hz. Yusuf’un kardeşlerinin attığı kuyudan kurtulması
–Hz. İsa’nın o gün dünyaya gelmesi ve öyle bir günde Allah’ın (cc) katına yükseltilmesi
-Hz. İbrahim’in Nemrut’un yaktırıp attırdığı ateşten kurtulması ve oğlu Hz. İsmail’in böyle bir günde dünyaya gelmesi
-Hz. Yakup’un Hz.Yusuf’un hasretinden kapanan gözlerinin açılıp görmeye başlaması
-Hz. Eyyüp’ün hastalığından kurtulup şifaya kavuşması
-Hz. İdris’in semaya yükseltilmesi gibi olaylar bu rivayetler arasında yer almaktadır.
Âşura Günü’nde âşure pişirilip dağıtılmasının tarihçesi Nuh Âleyhisselam’ın tufandan kurtulduğu güne dayandırılmaktadır.
Tufan süresince tükenen erzaklardan çuvalların diplerinde kalan yiyeceklerin bir araya katılarak aynı kazanda pişirilip yenilmesinden ve yenilen bu aşa âşura adı verilmesinden kaynaklandığı bildirilmektedir.
Bu gelenek sürdürülerek günümüze kadar ulaşmıştır.
İslâm coğrafyası ve ülkemizde Âşura Günü’nde âşureler pişirilip yenilir, komşulara ikram edilir.
Çeşitli sivil toplum kuruluşları, belediyeler ve varlıklı kişilerce pişirilen âşureler cami önlerinde, meydanlar ve köşe başlarında halka ikram edilmektedir.
Sevilen bir tatlı olan âşureyi günlerinin dışında bazı lokanta ve pastanelerde senenin diğer günlerinde de yemek mümkündür.
Hz.Aişe annemizden (r.a) nakledildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v) Mekke döneminde de Âşura Günü’nde oruç tutardı.
Medine’ye hicret ettikten sonra bu oruca devam etti.
Ashabına da tutmalarını emretti.
Ertesi yıl Ramazan Orucu farz kılınınca Âşura Günü orucunu bıraktı.
Ashabını da serbest bıraktı.
Dileyen tuttu dileyen tutmadı. (Buhâri, savm, 69)
Ramazan Orucu farz kılındıktan sonra bu oruç müstehap olmuştur.
Ayrıca yahudilere benzememek için Muharremin 10. günü Âşura orucunu 9. Veya 11. günüyle birlikte tutmak uygun görülerek tavsiye edilmiştir.
***
Daha önce bahsedilen tarihî olaylardan başka Âşura Günü’nde meydana gelen Kerbelâ olayı İslâm dünyasında Müslümanların yüreklerini sızlatan elim ve derin bir yaradır.
Milâdî 10 Ekim 680, hicrî 10 Muharrem 61 yılında bugün Irak sınırları içinde yer alan Kerbelâ’da Yezid’in ordu komutanları ve taraftarlarınca Peygamberimizin (s.a.v) göz bebeği torunu, şehitlerin efendisi, Hz. Fatıma Annemiz’in (r.a) 2. Oğlu Hz. Hüseyin Efendimiz ( r.a) ve yetmişten fazla yakınının şehit edilmesi ile gerçekleştirilen olay islâm tarihinde çok büyük travmaların yaşanmasına, yüreklerin dağlanmasına ve çok derin hüzünlere sebep olmuştur.
Bu olay siyasî ve fıkhî kırılmalara yol açmıştır.
Maalesef etkileri günümüze kadar sürmüştür.
Fitne mihrakları ülkemizde de bu konu üzerinden ihtilaflar üretip birlik ve dirliğimizi zayıflatmak için çaba harcamaktadırlar.
Ehlibeyt müslümanların ortak değeridir.
Her müslümanın ehlibeyti sevmesi gereklidir.
Bu konunun ihtilâf ve husumet haline getirilmesi hiçbir müslümanın işine yaramaz.
Sadece İslâm düşmanlarını sevindirir.
Farklı mezhep ve meşreplere de sahip olsalar müslümanlar arasında ‘Yezid’ ismine rastlanmaz.
Müslümanlar ehlibeyte olan sevgisini milyonlarca Ali, Hasan, Hüseyin, Fatıma, Zeynep ismiyle yaşatmaya çalışmaktadır.
Bu isimlerin mevcudiyetinin elbette bir anlamı vardır.
Geçmişte yaşananları itidal ve sağduyuyla değerlendirip tekrar tekrar bu gibi hadiselerin yaşanmaması için, yaşananlardan dersler çıkartılıp müslümanca huzurlu bir yaşantının yolları aranmalıdır.
Âşura Günü ayrılığa, ihtilâfa, husumete sebep olmamalı, tam tersine birlikteliğin ve dayanışmanın günü olmalıdır.
Farklılıklar içinde birlikte yaşamanın güzelliklerinden istifade edilmelidir.
Aynı âşure tatlısında olduğu gibi birçok farklı yiyeceğin bir araya getirilip tatlı bir aş elde edildiği gibi…
Âşura tatlısına birde bu gözle bakılmalıdır.
Yüce Rabbim, yaşan acıları unutturacak daha büyük felâketlerden milletimizi ve yurdumuzu ve de İslâm âlemini muhafaza eylesin.
Muharrem Ayı ve Âşura Günü’nün milletimize, İslâm âlemine ve insanlığa hayırlar getirmesi dileklerimle…
Cumamız hayra vesile olsun.
Selamlarımla.
SPOR
18 Nisan 2025GÜNDEM
18 Nisan 2025GÜNDEM
18 Nisan 2025GÜNDEM
18 Nisan 2025UNCATEGORİZED
18 Nisan 2025EKONOMİ
18 Nisan 2025GENEL
18 Nisan 2025