DOLAR 41,9953 0,34%
EURO 48,7943 0,55%
ALTIN 5.579,340,89
BITCOIN %
İstanbul
22°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Resul TÖRER

Resul TÖRER

27 Ağustos 2025 Çarşamba

Mourinho, Fenerbahçeli futbolcuları aşağılayıp, Fenerbahçe’yi sabote etti!

Mourinho, Fenerbahçeli futbolcuları aşağılayıp, Fenerbahçe’yi sabote etti!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Fenerbahçe teknik direktörü Jose Mourinho’nun Benfica ile bu gece oynanacak Şampiyonlar Ligi play off turu rövanş maçı öncesi yaptığı açıklamalar pes dedirtti.

Sayın Ali Koç’tan rica ediyorum: Geçen hafta ve dün aşağıda bir bölümünü yazdığım açıklamaları yapan bir müptezeli sonucu düşünmeden teknik direktör diye Fenerbahçe’nin başında maça çıkarmayın!

Bu provokatif adam takıma el freni, başarısına engel olacak, turu geçmesin diye elinden geleni yapacak!

Fenerbahçe, 17 yıl sonra Şampiyonlar Ligi’nin kapısına gelmiş, dayanmış adam çıkmış maçtan önce “Fenerbahçe’den bir halt olmaz. Benfica bizi eler” diyor.

Yuh!!!

Buna hala sabredenlere de yuh olsun!

İlk maçta da benzer açıklamalar yaparak Fenerbahçe’yi aşığılayan gurur, kibir abidesi bu orta oyuncusunu sonuç ne olursa olsun Fenerbahçe’nin başında görmek istemiyoruz.

Fenerbahçeli futbolcuların demoralize etmek ve turu geçmesini engellemek için adete provokasyon yaptı.

Hani derler ya: “senin yaptığını gavur yapmaz.”

Ulan adam yediği kapıya gavur olsa da hainlik etmez.

Ali Koç’un bile elini sokmadığı bu bu orta oyuncusunun verin tazminatını ve defedin hemen!

Zaten 15 milyon avroyu almadan gitmeyecek.

Adam sadece tazminata, çuval çuval avroya oynuyor.

Fenerbahçe turu geçerse Mourinho’ya rağmen aşağıladığı, hakir gördüğü oyuncularla geçecek.

Şu açıklamalara bakar mısınız?

Adam Fenerbahçe’ye değilde aleni ülkesinin takımı Benfica servis yapmış, destek olmuş.

Mourinho: “Benfica çok iyi bir takım. Şampiyonlar Ligi’nde turu geçmek için çok yatırım yaptılar. Güçlü ve tecrübeli oyuncular aldılar. Savunmada sağlam, kompakt bir takım.

Bu sefer harika bir stadyum desteği onların arkasında olacak. Bunu söyleyebilirim.

Kulübün, bu iki Benfica maçı için bana daha fazla imkan sağlamak adına ekstra bir çaba sarf ettiğini düşünmüyorum.

Ne yapacağımızı söyleyemem ama Benfica ile aynı kadroya sahip değiliz.

Sürprizler yaratacağım kadar fazla bir seçeneğim yok elimde. Kadro kalitemiz Benfica ile kıyaslanamaz.”

Şimdi gel Fenerbahçeli futbolculardan Benfica’yı elemesini bekle.

Ulan Mourinho!

Fenerbahçe’nin kadro yapısını Benfica’dan daha üstte.

Sen alçaktaysan ayrı bir konu!

Ne yaptırımı yapmış Benfica?

Elindekileri bile çıkarmış.

Ali Koç, Fenerbahçe’yi zerre seviyorsa bu adamı ülkesinde bırakır.

Devamını Oku

Feyenoord maçının Fenerbahçe’si, Benfica’yı eler abisi!

Feyenoord maçının Fenerbahçe’si, Benfica’yı eler abisi!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Fenerbahçe, Çarşamba (yarın) günü Şampiyonlar Ligi  play-off turu ilk maçında Portekiz’den Benfica ile evinde ilk ayak maçına çıkacak.

Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi hasreti 17’yıla yükseldi.

Play-off torunda elenirse Avrupa Ligi’ne katılacak.

Avrupa Ligi’ni başarı olarak kabul görülürse işte o zaman Fenerbahçe vizyonunun nerelere kadar düştüğüne şahit olacağız.

Neden bunu söylüyorum: Teknik direktör Jose Mourinho’nun sürekli verdiği subliminal mesajlardan.

Bizim Şampiyonlar Ligi kadromuz yok” derken olası başarasızlığın alt yapısını kendince taraflara pompa ediyor.

Ben değil, kadro!

Bu takım Avrupa Ligi, Konferans Ligi ve Süper Lig’deki dar bütçeli takımları yenmek için kurulmadı.

Şampiyonlar Ligi varsa ve Türkiye’den bir takım bile gidecekse o Fenerbahçe olmalı.

Fenerbahçe’nin ekonomisi, kadrosu Benfica’dan beri değil.

Bu sezon transfer edilen Jamaikalı  İngiliz pasaportlu Archie Brown, Kolombiyalı Jhon Duran ve Portekizli Nelson Semedo üst düzey futbolcular.

Eskisi, yenisi, yedek kulübesinden kimi satıyorum deseniz kulübün kapısında uzun kuyruklar oluşur.

Fenerbahçe’nin unu da, şekeri de, yağı da var.

Yani mazeret yok!

Gayrisini dahi Mourinho düşünsün.

***

Fenerbahçe’yi Feyenoord maçlarında enine boyuna izledim/irdeledim.

Tam bir takım hüviyetine bürünmüş ve her iki maçta da rakibinden her yönüyle çok üstündü.

Her şeyden önce Fenerbahçe, çoşkusuna kavuşmuş, taraftarda döndü ve çoşkunun diğer yarısı oldu.

Futbol aklı sahanın her yerini sarmış,

Dikine oynayan, çoşkulu, hücum pres yapan, rakibi çıkarmayan/boğan, hızlı ataklar geliştirebilen, kanı arabası ahesteliği geride bırakmış kombinasyonunu  tamamlamış bir Fenerbahçe’nin kadrosu her takımı yener ve kalifiye olur.

Altını çiziyorum Feyenoord maçlarının Fenerbahçe’si.

Tek eksik olarak söyleyebileceğim defanstaki hastalık ve Mourinho’nun çekebileceği el freni ihtimali.

Konsantrasyon deyin, kademe anlayışı deyin, alan savunması deyin, adam savunması deyin.

Adını ne koyarsak koyalım ortada barizce sırıtan bir sorun var.

Feyenoord maçının Fenerbahçe’sini bir kenara koyalım.

Birde Süper Lig’teki Göztepe maçı Fenerbahçe’sine bakalım.

Eski hastalığın devam ettiği Fenerbahçe…

Pas yapamayan, şut atamayan, pozisyona giremeyen, hatlar arası kopukluk yaşayan devrialem Fenerbahçe…

Hadi diyelim ki, futbolcuların aklı Benfica’daydı.

Peki Mourinho’nun?

İşte teknik adamlık tamda burada ortaya çıkıyor.

Feyenoord maçında skor 3-1 oluncada müzmin hastalık başladı.

Fenerbahçe, takım halinde oyundan düştü.

Mourinho’da kulübeden düşmüş olacak ki, dakikalar sonra farkına vardı.

Ezcümle, Türkiye’ye geldiği günden beri aklı gitmekte olan dahi Mourinho, işin vehametine varır ve gerekli tedbirleri alır, doğru kadroyu kurarsa inşallah Fenerbahçe, Şampiyonlar Lig’inde diyebiliriz.

Teknik direktörlerin takıma en önemli katkısı, hazır ve doğru kadroyu sahaya sürdükten sonra, oyunun gidişatına göre zamanında gerekli hamleleri yapmak.

Fenerbahçe, play-off turunda elenirse, hiç kimse tali yollara sapmasın.

Hatayı dahi hocada arasın.

Feyenoord maçlarının Fenerbahçe’si Benfica’yı eler Şampiyonlar Ligi’ne gider.

Yoksa Ali Koç’ta Jose Mourinho’da gider, kimsede tutamaz.

Benfica maçlarından iki türlü gidiş yönü var: Ya Şampiyonlar Lig ya da Arabistan Ligi.

Kararı Mourinho’nun kaprisi alacak.

Evet diyorsunuz ki, Benfica ile Feyenoord bir mi?

Fenerbahçe’nin kadro kalitelisi ikisinden de iyi.

Saygılarımla.

Devamını Oku

CHP’de first lady dönemi: Yaşasın Tam Bağımsız CHP

CHP’de first lady dönemi: Yaşasın Tam Bağımsız CHP
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP Çankaya İlçe Başkanı Fahri Yıldırım’ın, Dilek İmamoğlu’nun talimatı ile görevden alındığı iddiası CHP’yi daha da karışık hale getirdi.

Konu şu; İBB yolsuzluk, rüşvet, irtikap, terör ve suç örgütü tutuklusu aynı zamanda CHP’nin korsan Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun Ankara’daki seçim ofisinin açılışına çok az katılım olur ve bu durum bayan İmamoğlu’nun sinirlerini bozar, gerer.

Bayan İmamoğlu, katılım azlığının hesabını CHP’li yetkilerden sorar.

Yetkililer, süklüm püklüm: En büyük ilçe Çankaya, oradan katılım az olduğu için fazla katılım olmadı” cevabını verirler.

(Yetkiliden kasıt CHP genel başkan yardımcıları ve genel başkan Özgür Özel’dir(!))

CHP Defakto Genel Başkan First Lady Dilek İmamoğlu, derhal talimat verir: Hemen Çankaya ilçe başkanı görevden alınsın.

Ve hiç beklemeden talimatın gereği yerine getirilir. İlçe Başkanı Fahri Yıldırım kapı önüne konulur.

Artık eski diyebiliriz. CHP Çankaya İlçe eski Başkanı Fahri Yıldırım, yıl sonuna doğru yapılması planan CHP kongresinde Ankara il başkan adayıdır.

Azledilen Çankaya İlçe Başkanı Fahri Yıldırım yaptığı açıklamada: “Biz 4-5 Kasım CHP büyük kurultayında Kılıçdaroğlu’nu destekledik.

Biz partiliyiz asla partimizi teretmeyeceğiz burası son kale biz de kalenin muhafız alayıyız.
Biz eğilmeyen bükülmeyen satın alınmayan bir ilçeyiz” 

Bu minvalden CHP’deki iç çekişmenin boyutu daha iyi analiz edilebilir.

CHP, Cumhuriyetin değil, parayı verenlerin partisi olduğu gerçeği artık ayan beyandır.

CHP tabanının İmamoğlu diyaleğinden sıdkı sıyrılmış durumda.

Parti politikalarının iç ve dış gelişmelerin (sorunların) adağında cereyan etmesini istiyor.

İBB – İmamoğlu operasyonuna karşı çıkanların oranı yüzde 60’lardan yüzde 50’nin altına inmiş durumda.

(Bilgi/belgeler ortaya döküldükçe oran daha da aşağılara inecek)

Kabul edelim ki, 100 yıllık CHP’nin ipleri İmamoğlu ailesinin eline geçmiştir.

CHP’de first lady dönemi başlamıştır.

Cumhuriyeti kuran parti esaret altındadır.

İşin başka tuhaf yönünde koca koca kökten CHP’liler defaktoyu kabullenmiş durumda.

CHP’de mevcut durum devam ettiği müddetçe İmamoğlu’nun radarına giren hilafındaki hiçbir ismin siyaset yapma durumu yoktur.

Korku dağları sarmış durumda.

Onun için koltuk kaygıları itiraza, seslerini yükseltmeye engeldir.

Fail, mefula galebe çalmıştır.

CHP için adalet, özgürlük istemek her CHP’linin hakkıdır.

Yaşasın Tam Bağımsız CHP!

Yer yüzünün fitnesi İngilizlerden, batıdan medet beklemeyen, talimat almayan tam bağımsız yerli, milli CHP’ye dünden çok bugün Türkiye’nin ihtiyaçı vardır.

Saygılarımla.

Devamını Oku

Büyükçekmece ve Gaziosmanpaşa Belediye Başkanvekili seçimleri…

Büyükçekmece ve Gaziosmanpaşa Belediye Başkanvekili seçimleri…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçtiğimiz hafta İBB yolsuzluk, rüşvet, irtikap, terör ve suç örgütü kapsamında tutuklanan İstanbul Avcılar, Büyükçekmece ve Gaziosmanpaşa ve Adana Ceyhan ile Seyhan belediye başkanlarının yerine meclis üyeleri tarafından başkanvekilleri seçildi.

Gaziosmanpaşa haricindeki ilçelerde meclis çoğunluğu bulunan CHP’li isimler başkanvekili olarak görevlerine başladılar.

Gaziosmanpaşa’da AK Parti ve MHP 18+3=21, CHP – Millet İttifakı 16 meclis üyesi olarak temsil ediyor.

31 Mart 2024 yerel seçimlerini CHP adayı Hakan Bahçetepe 107 bin 636 oy alarak 900 farkla seçimi kazanmıştı.

Gaziosmanpaşa seçim sonuçlarını 17 bin 877 oy alan Yeniden Refah Partisi tayin etti.

Öyle ya da böyle seçimi CHP adayı kazandı, dolasıyla boşalma olduğunda da hak CHP’nindi.

Bendeniz seçim öncesi AK Parti’nin CHP’ye jest yapacağını düşündüm.

Ve daha önceki örneklerede bakarak “AK Parti aday çıkarmaz” öngörüsündeydim.

Yanılmışım.

AK Parti aday çıkarmayıp Gaziosmanpaşa’yı CHP’ye bıraksaydı sadece 1 ilçe kaybetmiş olurdu.

Ama bütün Türkiye’nin gönlünü kazanırdı.

Maalesef o fırsat heba edildi.

Artı Gaziosmanpaşa’nın AK Partili yeni belediye başkanvekili Eray Karadeniz‘in, 10 yıl boyunca İSPARK‘tan maaş alarak işe gitmediği iddiası günlerdir medyanın gündeminde ve makul cevap bekliyor.

Böyle bir durum vaki ise zaten doğum sakat olmuştur.

Nokta.

BÜYÜKÇEKMECE SEÇİMİ

Büyükçekmece’de 7 dönem üst üste seçip kanarak rekor kıran Hasan Akgün, İBB ve Büyükçekmeceİmar Yolsuzluğu” davasından tutuklandı.

Giderkende Anavatan Partisi döneminden bu yana yanında evladı gibi büyüttüğü hemşehrisi Ahmet Şahin’i vekil bırakarak “adayım budur” mesajını verdi.

CHP adayına ihanet etmedi ve tek aday Ahmet Şahin’le seçime girdi ve CHP meclis üyelerinin oylarının tamamını alarak başkanvekili seçildi.

Asıl şamata AK Parti’de koptu.

23’e karşı 12+2 meclis üyesi bulunan AK Parti- MHP’de nafile adaylık için kıyasıya yarış yaşandı.

Adaylıktan maksat rüşt ispatı.

Neredeyse herkesin adayı farklı bir isimdi.

İlçenin bir bölümü ilk sıra meclis üyesi ve kadın olması hasebiyle Hatice Bozdağ, bir bölümü grup başkanvekili olduğu için Mustafa Yazıcı, İstanbul İl yönetim kurulu üyesi İlker Gürbüz, kardeşi Dinçer Gürbüz’den yana tavır aldı.

Bir kesimde tek başına muhalefet yapma gayretindeki ve mühendis kökenli olması itibariyle Yunus Mercanlı ismini öne çıkardı.

Ve sonunda grup başkanvekili Mustafa Yazıcı’da karar kılındı.

İl başkanlığının tasarrufuda bu yöndeymiş.

Bize gelen bilgiler böyle.

AK Parti Büyükçekmece’de esas fırtına seçimin ilk turunda koptu.

AK Parti adayı Mustafa Yazıcı, 14 oyun ancak 11’ini alabildi.

1 oy Aziz Yıldırım’a, bir oyda “Musti”ye çıktı.

Müstehzi tavır!

Diğer eksi oy pusulasına yazılı cümleyi katip üye bile okumaktan imtina etti.

İkinci turda da benzer durum tezahür etti.

Üçüncü turda kayıp teke indi.

Sonuç; AK Parti – Millet İttifakı adayına tam manasıyla sahip çıkmadı.

AK Parti’de birlikteliğin olmadığı ayan beyan, bağıra bağıra ispatı vücud oldu.

Adaylık öncesi parti edep, adap, hiyerarşi ve disiplinine uygun bir yarış olması gayet insani ve siyasi bir saiktir.

Değişik isimler terennüm edilebilir.

Aday da karar kalınınca tespih taneleri gibi eksiksiz, mazeretsiz peş peşe dizilinir.

En azından ilk 10-12 yıl böyledi.

İl, İlçe/kademe başkanları rica eder, mahiyeti emir telakki eder ve bir askeri disiplin içinde tarif edilen görevler eksiksiz ve itirazsız yapılırdı.

Lokal anlamda yaşanan bu problem arttık AK Parti

de ayyuka çıkan ve parti hiyerarşik disiplinine ciddi zararlar veren olgu haline geldi.

Disipline yerine birtakım ilişkilerin ön aldığı, her kafadan ayrı bir akort çıkartan bir partinin seçim kazanma şansı asgariye iner.

Sinek küçük görülebilir, pisliğine kimse katlanmak istemez.

Her şey gün yüzü gibi değil mi?

Şimdi sürek avı başlatılmış ve karşı/geçersiz oy kullanan meclis üyelerinin tespitine çalışılıyor.

İlçe başkanı disipline edemedi deniliyor.

Tecrübem diyor ki: “Bu lakayt durumdan en az dahli olan yeni atanmış başkan ve yönetimidir.”

(AK Parti’de atamanın adı demokratik seçimdir.)

Neden mi?

Meclis üye listesini yapanlara yönelmek rasyonel olan değil mi?

Meclis listesini hazırlayan, onaylayan seçim döneminin ilçe başkanını (Murat Çelik,  belediye başkan adayını (Recep Erol) sarfınazar etmek ipe un sermek değil midir?

Yapılan bariz yanlışın, hatanın üstünü kapatmak değil midir?

Haydi gelinde bulun kim bu 3 isim?

MHP kanadı “bizde sorun” yok diyor.

Efendim soruşturma başlatılmış mış, disiplin süreci işletilecekmiş miş!

Hiçbir yetki sahibi de, “bu meclis üye listesini yapanlar gelsin hesap versin” demiyor?

Hangi kıstas etkili olmuş?

Hep bir günü kurtarma psikolojisi, üstünü örtme gayreti.

Eyyamcılık.

idare-i maslahatçılık!

Sosyolojik temelli çözüm bulma yetisi sıfıra inmiş durumda.

AK Parti, son dönemlerde günü kurtarmak isterken sürekli geleceği ıskalar oldu.

Halının altı doldu ve taştı, artık almıyor, bulduğu ilk fırsatta da işte böyle ortaya dökülüyor.

İlkelerin, prensiplerin, niteliğin, niceliğin, seviyenin geldiği AK Parti’nin yeni sosyoloji böyle.

AK Parti Büyükçekmece’de yaşananları vurun tüm ülkeye…

Aynı neticeyi alırsınız.

AK Parti teşkilatçılık anlamında erimeye, kan kaybetmeye devam ediyor.

İçi boşaltılmış bir “dava” edebiyatı almış başını gidiyor.

Herkes Reis’in sermayesini bol keseden ganimet sayıyor.

Reisçilik revaçta.

Üretmeyen, tüketen teşkilatlar.

Ağacın kurdu kendindendir.

AK Parti’nin hali pürmelali.

Duvara az kaldı.

Çok ikaz ettik.

Dinleyen, dinlemek isteyen olmadı/olmuyor.

Haddinden fazla ısrarda gayrete zarar verir.

Ülkenin gündemine malzeme olan olaydan nedamet duyan AK Parti yöneticileri var mı acaba?

Yoksa “işimize bakıp, koltuğu muhafaza edelim” anlayışının yerleşik halinden bir replik mi yaşadık?

Yahu birde AK Parti’nin Büyükçekmece’de kazanma durumu olsaydı?

Kaç parça olurdu sizce?

Paramparça mı?”

Saygılarımla.

NOT: İBB yolsuzluk ve rüşvet ve suç örgütü kapsamında tutuklu bulunan Beşiktaş Eski Belediye Başkanı Rıza Akpolat, kalp rahatsızlığı, Beylikdüzü Eski Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve Büyükçekmece Belediye Eski Başkanı Hasan Akgün ise kanser tedavisi gördükleri beyan ederek hastanede tedavi olmak için başvuruda bulundular.

Ayrıca, bahse konu 3 eski başkanında itirafçı oldukları/olmak istediklerini yönünde ciddi iddialar var.

Devamını Oku

Sakarya, Sapanca ve Bungalov evler…

Sakarya, Sapanca ve Bungalov evler…
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçtiğimiz hafta bir vesileyle Sakarya’ya gittim.

Arkadaşlar, hiç görmediğim Sapanca’ya gidelim deyince itiraz etmedim ve Marmara’nın en müstesna tatil beldelerinden birisi göreceğim için biraz heyecanda duyarak Sakarya merkezden 15-20 dakika içinde Sapanca’ya geçtik.

Gözümde canlandırdığım Sapanca, gölü, Bungalov evleri ile ün salmış bir tatil beldemiz.

Sakarya’nın incisi diye düşünüyordum taki gidip görene kadar.

Gördükten sonra tam bir sükutu hayale uğradım.

Bungalov ev deyince ilk akla gelen tatil beldesi Sapanca oluyor.

Hatırlayacağız gibi geçtiğimiz günlerde insanların dinlenmek, tatil yapmak için rağbet ettikleri, sıra bekledikleri Bungalov’lar gizli kamera düzenekleri ile Türkiye’nin gündemine gelmiş ve birçok ev mühürlenmiş, işletmecileri  tutuklanmıştı.

Ailenizle birlikte ormanlık alanlarda kurulu bu evlerde tatil yapmak istiyorsunuz, temiz, bol oksijen almak istiyorsunuz ve yüklüce miktar ödeme yapıyorsunuz, sonra bütün aile mahremiyetiniz birileri tarafından kayıt altına alınıyor.

Nasıl bir ahlaksızlık!

Eşinizin, kızınızın, kendinizin, çoçuğunuzun en mahrem görüntüleri gizlice kayda alınıyor utanmaz, arlanmazlar tarafından.

Merak edip araştırdım.

Neden gizli kamera marifetiyle bir ailenin mahremiyeti kayda alınır diye?

Acaba bir ahlaksızlık mı?

Bir sapkınlık mı?

Bir hastalık mı?

Meğerse birden çok nedeni varmış.

Sapkınlık!

Kapalı devre izlemek!

Şantaj amaçlı kayıt!

Sıkı durun!

-Ticaret, para kazanmak maksatlı yapılan çekimler…!

İnsanın böyle FETÖ vari bir ahlaksızlığı havsalası almıyor ama maalesef geçerler böyle.

Sadece Bungalov evlerde mi gizli kamera düzenekleri var?

Yapılan denetimlerde birçok otel, apart otel/günlük kiralık dairede de gizli kamera düzenekleri çıktı ve sorumlular hakkında adli işlemler yapıldı.

Yüzde 99’u müslüman olan ülkenin geldiği ahlaki çöküntüye bakar mısınız?!

Masum bir ailenin en mahrem görüntülerini gizli kamera ile kayda al, sonrada yabancı porno kanallara pazarla…!

Sizi ahlaksızlar! Sizi namussuzlar!

Bu alçaklığı yapanlar TCK’nın en ağır hükümlerine göre cezalandırılmalı ve bir daha cesaret edememeliler!

Cezalarınız caydırı olmazsa, her türlü ahlaksızlık, kanun tanımazlıktan böyle sıradan hale geliyor işte.

Sizler de, siz olun gerekirse çadırda kalın ve emin olmadığınız, güven duymadığınız bu tür yerlerde, otellerde, evlerde kalmayın.

SAPANCA VE SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

Sapanca’yı modern, gelişmiş bir tatil beldesi olarak zihnimde canlandırmıştım.

Ama yanılmışım.

50 bin yerleşik nüfusa sahip Sakarya’nın Sapanca ilçesi yaz ve kış turizmi için uğrak yerlerden.

Zaman zaman nüfusunun 3-4 katı misafir ağırlıyor.

Hakkını teslim edelim ki, esnafı güler yüzlü.

Pek fahiş fiyat diyebileceğimiz bir tanıklığımız olmadı.

Gel görelim ki, belediye hizmetlerinden pek nasiplenmemiş bir ilçemiz.

Şehre ilk girdiğinizde büyük bir köyle karşılaşıyorsunuz.

Mimari yoksunu 3-5 katlı evler.

Çarpık yapılaşma, boyasız, üflesen yıkılacak gibi duruyorlar.

Üstelikte birinci kuşak deprem bölgesi.

Genellikle kaldırımı olmayan, son derece temizlikten nasibini almamış sokaklar.

Temizlik görevlilerinin uzun zamandır sokak/caddelere uğramadığı her halinden belli oluyor.

Gölün kirliliği kıyılara vurmuş.

Gölün etrafı, gezi yoları çöplük gibi.

Birde üstüne gölün kıyısına sıfır kafeler.

Ne ana arterler nede ara arterler temizlikten, tertip, düzenden, hizmetten yana nasiplenmemiş.

İlçe Belediye Başkanı Nihat Arda Şahin, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, belli ki görevlerini tam yapmamışlar.

Siyasi çekişmelerde  yaşanıyor olabilir.

Bu marka şehir adeta kaderine terk edilmiş gibi.

İlçe Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi el ele vererek can çekişen Sapanca’ya şehrin dokusuna uygun can suyu vermek zorundalar.

Yahu şehrin doğru dürüst yürüyecek kaldırımı yok.

Sayın Başkanlar! Sizler seçim çalışmasını hangi kaldırımlarda yürüyerek yapıyorsunuz?

Sakarya’nın merkezi modern şehircilikten örnekler sunarken, İstanbul’dan sonra (30 km) ilk metrobüs hizmetini sunmaya hazırlanırken, Sakarya’nın markası Sapanca neden hala büyük bir köy?

Saygılarımla.

Devamını Oku