DOLAR 34,7999 0.27%
EURO 36,8294 -0.07%
ALTIN 2.942,590,29
BITCOIN 34600200,12%
İstanbul
11°

PARÇALI BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Engellilere nasıl davranmalıyız?

Engellilere nasıl davranmalıyız?

ABONE OL
Kasım 29, 2024 20:05
Engellilere nasıl davranmalıyız?
1

BEĞENDİM

ABONE OL

3 Aralık, 1992 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Engelliler Günü” olarak ilân edilmiştir.

Engelli, doğuştan veya sonradan fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık sebebiyle, yaralanma ya da kaza sebebiyle bazı haraketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlanmış olan kişidir.

Engellilik doğumdan önce, doğum esnasında veya sonrasında oluşmuş olabilir.

İnsanlar da doğumdan sonra deprem, sel, çığ düşmesi, heyelân, yıldırım çarpması gibi doğal afetler, ev, iş ve trafik kazaları, savaşlar, terör eylemleri v.b. sebeblerden dolayı engellilik meydana gelmektedir.

1992 yılında 3 Aralık gününün “Dünya Engelliler Günü” ilân edilmesinden bu yana 3 Aralık günü dünyanın birçok ülkesinde ve ülkemizde farkındalık oluşturabilmek için çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.

Paneller, konferanslar, seminerler, şiir, resim, hikâye, kompozisyon yarışmaları resmî ve sivil kuruluşlarca düzenlenmektedir.

Ülkemiz tarafından da imzalanan BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nde amaç, engellilerin tüm insan Temel Hak ve Özgürlükleri’nden tam ve eşit şekilde yararlanmalarını teşvik etmek, korumak ve sağlamak, doğuştan sahip oldukları onuru, saygıyı güçlendirmek ve bu hakları engelleyen sorunları ortadan kaldırmak şeklinde beyan edilmiştir.

Engelliler idaresi başkanlığının Devlet İstatistik Enstitüsü ile birlikte yaptığı araştırmaya göre, engelli vatandaşların oranının ülke nüfusunun yüzde 12.29’una tekabül ettiği 02.12.2003 tarihinde açıklanmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2021 yılında yapmış olduğu açıklamaya göre de dünya nüfusunun yüzde 15’i engelliler tarafından oluşmaktadır.

Bu bilgi 02.12.2021 tarihinde çeşitli kuruluşlar tarafından teyit edilmiştir.

Dünya da engellilerin sayısı hızla artmaya devam ederken bu artışın nedenleri arasında bilinen nedenlerden sonra, demografik eğilimler, kronik sağlık sorunlarında artış ve yaşlanma da sayılmaktadır.

Dünya genelinde bir milyardan fazla kişinin engelli olduğu tahmin edilmektedir.

Engelliler, bedensel engellerin yanı sıra engelli oldukları için maruz kaldıkları insan hakları ihlâlleriyle de mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar.

Son yıllarda ülkemizde yaşadığımız salgın ve doğal afetler engelli sayılarında artışa sebep olmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) engellileri var olan imkân ve haklardan yararlandırmış, olanlara insanca muamele edilmesi gerektiğini bildirmiş, kendi durumlarına sabrettikleri takdirde ahirette ecir alacaklarını müjdelemiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) engellilere iltifatta ve ikramda bulunmuş, onların sosyal hayata katılımlarını sağlayan kolaylıklar getirmiş, meslekî

anlamda ve istihdam boyutunda imkânlar sağlamıştır.

Meselâ Hz. Abdullah’a hem müezzinlik hem de yöneticilik görevi vermiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) engellilere pozitif ayrımcılık uygulamış, onlara özel bir şefkat ve ilgi göstermiştir.

Bu konuda örneklerden biri de bacağından engelli olan Hz. Muaz bin Cebel’i Yemen’e vali olarak tayin etmesidir.

Yine örneklerden biri engeleri olduğu için çölde yaşamayı tercih eden Zahir (r.a) isminde bir sahabiye çölde bazı bitkileri toplayıp Medine pazarında beraberce pazarlamayı teklif etmesi dikkate değerdir.

Pazardaki alışverişlerde Zahir’e (r.a) yardımcı olup etrafına da “Zahir bizim çölümüzdür. Biz de onun şehriyiz.” diyerek sürekli iltifatlarda bulunmuştur.

Yine Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) kısa boyu ve ince bacakları ile dikkatleri çeken Hz. Abdullah bin Mesud’a karşı şefkat ve sevgi dolu davranışları örnek olarak gösterilebilir.

Âma olan Abdullah bin ümmi Mektum (r.a) Hz Peygamberimizin müezzinlerinden biridir.

Hz. Peygamber değişik vesilelerle Medine dışına çıktığı zamanlarda İbn-i ümmi Mektum’u (r.a)

yerine cemaate namaz kıldırması için vekil olarak bırakmıştır.

Özet olarak Peygamberimiz (s.a.v) engellileri bir kenara bırakılacak bir kitle olarak görmemiş, problemlerini çözmeye yönelik tavsiye ve uygulamalarda bulunmakla birlikte durumlarına uygun görevler vermiş ve ahiret saadetine ulaşma müjdeleri vererek onları teselli etmiştir.

Bizler müslümanlar olarak her konuda kendimize rehber edinmemiz gereken Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) davranışlarını bu konuda da örnek alarak engellilere karşı sevgi, merhamet ve şefkatle yaklaşmalı, onların hayatlarını kolaylaştıracak adımlar atmalı, onları asla küçümsememeli, yaralı gönülllerini teselli etmeliyiz.

Engellilere karşı davranışlarımızın insanlık değerimizi belirleyen bir ölçü olduğunu da asla

aklımızdan çıkarmamalıyız.

İnsan olarak hepimiz engelli olma potansiyeline sahibiz.

Yarın için hiçbirimizin engelli olmama garantisi bulunmamaktadır.

İnsanlar fizikî ve zihnî engelli olabilir.

Önemli olan iman, itikat, sevgi, şefkat, merhamet ve vicdan bakımından engelli olmamaktır.

Kur’anî ifadeyle gözleri olup görmeyenlerden, kulaklarını olup duymayanlardan, kalpleri olup hakikati anlamamak, akletmemek, doğruları kavrayamamak gibi engellere sahip olmamaktır.

Yüce kitabımız böyle durumda olan kimseleri hayvanlar gibi belki de hayvanlardan daha da aşağı olarak tarif etmektedir.

Bu durumda olmanın en bariz örneği günümüzde Gazze’de insanlara vahşetin her türlüsünü yaşatan, kendini devlet zanneden bir terör örgütünün davranışlarında görülmektedir.

Yüce Rabbimden bizleri engelli olmaktan ve engellilere insanî ve vicdanî davranışlardan uzak bir yaşantıya sahip olmaktan muhafaza etmesini niyaz ederim.

Cumamız hayra vesile olsun.

Selamlarımla.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP